Lawrence Berkeley Ulusal Laboratuvarı ve Berkeley'deki California Üniversitesi'nden bilim insanları, soğutma yöntemlerinde devrim yaratma ve çevreye fayda sağlama potansiyeline sahip iyonokalorik soğutma adı verilen yeni bir soğutma süreci geliştirdi.
Geleneksel soğutma sistemleri çevreye zararlı olabilecek gazlar kullanıyor. Yeni çalışma olan iyonokalorik soğutma ise katı buzun sıvı suya dönüşmesi gibi bir malzemenin faz değişimi sırasında depolanan veya açığa çıkan enerjiden faydalanarak çevresini soğutuyor.
25 derece sıcaklık değişimi sağlayabiliyor
[GIPHY:UuHZhu3gQTCnP7s7hF][/GIPHY]
Soğutma süreci, sıcaklığı önemli ölçüde yükseltmeden erimeyi tetiklemek için yüklü parçacıkların veya iyonların eklenmesini içeriyor. Bu bağlamda sistemden geçen bir akım, içindeki iyonları hareket ettirerek, malzemenin erime noktasını değiştiriyor. Bu da dolaylı yoldan sıcaklığı değiştiriyor.
Bu yaklaşım, mevcut soğutucu akışkanlardan daha çevre dostu ve verimli olma potansiyeline sahip.
Araştırmacılar, lityum-iyon pillerde kullanılan yaygın bir organik çözücü olan etilen karbonatı eritmek için iyot ve sodyumdan yapılmış bir tuz denediler. Bu, sistemi sadece iklim açısından nötr değil, hatta iklim açısından pozitif hale getirebilir, yani sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yardımcı olabilir.
İyonokalorik döngü, laboratuvarda umut verici sonuçlar göstererek, tek bir volttan daha az şarjla 25 santigrat derece sıcaklık değişimi sağlayarak diğer soğutma teknolojilerini geride bıraktı. Araştırmacılar üç temel faktörü dengelemeyi amaçlıyor: soğutucu akışkanın küresel ısınma potansiyeli (GWP), enerji verimliliği ve ekipman maliyeti.
Araştırmacılar için bir sonraki adım, teknolojiyi pratik ticari kullanım için uygun hale getirmek ve potansiyel olarak ısıtma sistemlerine de uygulamak olacak.