Eğer milyonlarca yıldır gezegenimizde bulunmayan canlılardan biri olan dinozorların iyi korunmuş bir DNA’sını bulamazsanız muhtemelen tadını asla tam olarak öğrenemezsiniz. Fakat onun tadına acaba ne kadar yaklaşabilirsiniz?
En yakın örnek ise akıllara, dinozorlardan evrimleştiği bilinen tavukları getiriyor. Acaba gerçekten de tavuk yerken dinozorunkine benzer bir tat alıyor musunuz?
Eğer herhangi bir kuşun etini yediyseniz, dinozor yediniz demektir.
Günümüzde çatılarımıza konan, arabalarımızı pisleten, balkonlarımıza yuvalar yapan kuşlar dinozorların yaşayan son örnekleri. Yani bir kuşun etini yediyseniz aslında bir dinozor yediniz.
Ancak tabii ki her kuşun tadı milyonlarca yıl önce yaşamış dinozorlarla aynı değil. Bu tadı ve dokuyu değiştiren pek çok etken var.
Etin tadını; bir hayvanın kaslarının bileşimi, yeme alışkanlıkları ve hormonları da dahil olmak üzere birçok farklı faktör belirler.
Kokuşmuş leşlerle beslenen T-Rex’i düşününce, tadı pek de iç açıcı olmayabilir. T-Rex’in eti muhtemelen, sığır veya domuz etinden ziyade kümes hayvanlarına benzeyecekti. Tadı ise tavuktan ziyade atmaca gibi etobur bir kuş türüne daha yakın olacaktı. Belki de bir şahin veya hindi… Ama emin olun tadı onlarınkinden daha keskin olacaktı.
Diğer hayvanlarla beslenen hayvanların tadı, aslında pek de insanların seveceği türden bir tatta değil. Buradan yola çıkarak dinozorları düşünürsek insanların damak tadına en uygun olan otçul bir dinozorun eti olabilir.
Nasıl ki bir ördekle bıldırcının tadı aynı değil, her dinozorun tadı da aynı olamaz.
Dinozorların birbirinden farklı diyetleri, hormonları ve kasları var. Bu kaslar, bizim “kırmızı et”, “beyaz et” ayrımımızda devreye giriyor. Etteki oksijen taşıyan protein miyoglobine bağlı kırmızı tonlar sayesinde yavaş kasılan lifler “kırmızı et”, hızlı kasılan lifler ise “beyaz et” ile ilişkilendiriliyor.
Diğer türlere kıyasla daha küçük dinozorlar, avlarını pusuya düşürmek ve tehditlerinden kaçmak için muhtemelen daha hızlı hareket etmek zorunda kaldılar. Bu yüzden onları beyaz etle ilişkilendirebiliriz.
Diğer yandan büyük dinozorlar, sürekli hareket eden ve yüklü miktarda oksijene ihtiyaç duyan büyük kaslara sahipti. Yani onları sığır ya da geyik etine benzetebiliriz.
Kısacası, bir dinozorun etinin tadının nasıl olacağını tam olarak bilemeyiz.
Net bir tat tanımlayamasak da veya “kesin olarak şu hayvanın etine benziyor” diyemesek de beslenme tiplerine, hormonlarına, kaslarına bakarak tatları ve dokularına dair yalnızca yakın tahminlerde bulunmaya çalışabiliriz.