Görünüşü Nedeniyle Çocukları İçin Sirkte Çalışmak Zorunda Kalan Mary Ann Bevan’ın Trajik Hayatı

1903 yılında mutlu bir hayat yaşayan Mary Ann Bevan'ın, yaşamının 32. senesinde, o dönemde neredeyse hiç bilinmeyen akromegali (büyüme hormonunun aşırı salınımı) hastalığı yüzünden yaşadığı zorlu ve trajik hayatının yürek burkan detayları.

Mary Ann Bevan, geçirdiği akromegali hastalığı yüzünden çirkin olduğu gerekçesiyle hemşirelik mesleğinden kovularak sirk çalışanı olarak çalışmaya mecbur bırakılmış. Bırakılmış diyoruz çünkü geçirdiği hastalık yüzünden toplumdan dışlanmış ve 4 çocuğunun hayatını bir şekilde idame ettirmeye çalışarak maalesef ki çok trajik bir hayat geçirmiş.

Bu yazımızda akromegali hastalığının ne olduğuna ve toplumsal güzellik standartının acımasızlığına uğramış Mary'nin dramına yer vereceğiz. 

Konuya ilk önce 'Akromegali' hastalığının ne olduğuna ve belirtilerini açıklamakla başlayalım.

Akromegali, her yaşta ortaya çıkabildiği gibi genelde ergenlikte döneminde başladığı fakat tanısının bazen uzun yıllarca konulamaması nedeniyle insana hasta olduğunu fark ettirmeyen türde yüksek seviyede büyüme hormonu bozukluğudur.

Akromegali'ye hipofiz ön lobunun selim tümörü neden olduğu bilinmekte. Bulguları arasında; ellerde ve ayaklarda büyüme, dilin büyümesi, burunda irileşme ve alt çenenin ileriye doğru büyümesi gibi belirtiler yer alıyor. 

Günümüzde tedavisi bulunan bu hastalık, en yaygın biçimde cerrahi işlem, ilaç tedavisi, radyasyon tedavisi gibi yöntemler kullanılarak tedavi ediliyor.

Hastalığı anladığımıza göre gelelim asıl trajik olayımıza... Mary Ann Bevan'ın hemşirelikten kovulduğu dönemle başlayan sonu gelmez trajik olaylar silsilesi:

Hastalığından önce oldukça normal bir hayata sahip olan Mary, 11 senelik evli ve 4 çocuk sahibiydi. Eşine sırılsıklam âşık, çocuklarına gönülden bağlı olan hemşire bir kadındı. Her şey, Mary'nin 32 yaşına geldiğinde kas ve eklem ağrıları çekmesiyle başladı.

Geçmişte pek de yaygın olmayan bu hastalık muhtemelen Mary tarafından sıradan bir kas ağrısı olarak görülüyordu fakat vücudunda aşırı büyüme gerçekleşiyor, elleri ve ayakları tıpkı büyümeye başlayan bir bebek gibi tekrardan büyüyordu.

Gitgide orantısız vücut hatlarına sahip olmaya başlayan Mary, bir de bu hastalığının üzerine kocasının ölümü üzerine yıkıldı. 4 çocuk sahibi kadın, artık hastalığının yanı sıra çocuklarının geçimini de sağlamak zorundaydı. Kendisi hastalığının getirdiği dış görünüş bozukluğundan dolayı hemşirelik mesleğinden kovulmuş, işsiz kalmıştı. 

Çocuklarına bakabilmek için 'Dünyanın En Çirkin Kadını' yarışmasına katıldı.

Bir hayli borcu olan Mary, para kazanabilmek için birçok işe başvurdu fakat dış görünüş bozukluğu nedeniyle hepsinden olumsuz cevap aldığı yetmezmiş gibi sürekli olarak 'ucube, çirkin' gibi hakaretlere maruz kalıyordu. Son çare olarak dış görünüşünü bir işe dönüştürmek zorunda kaldı ve 'Dünyanın En Çirkin Kadını' yarışmasına katıldı, üstelik bu yarışmanın ödülü sadece 50 dolardı.

Mary Ann bu yarışmaya katılmak istemiyordu fakat geçindirmesi gereken 4 çocuğu ve ödenmesi gereken borçları vardı. Nitekim yarışmayı 250 kişiyi eleyerek kazanmıştı. Daha sonra Mary Ann'i İngiltere'de bulunan bir sirkte çalışmak üzere götürdüler. İnsanlar, Mary'i görmek için can atıyor, sirk dolup taşıyordu.

Hastalığından dolayı acı çekmesine rağmen çocukları uğruna her gün sirke yürüyerek gitmeye devam etti.

Vücudu yaralar ve akut enfeksiyonlarla doluydu, sirkte çalışmanın sonucu olarak ağır olarak ekrem ağrıları çekiyordu fakat insanlar kendisini görsün ve sirke gelsin diye sessiz kalmaya devam etti. Çocukları çok seviyor, onlara şöyle diyordu "Çocuklar sizi seviyorum, aynı benim çocuklarım gibi görünüyorsunuz." ancak o zamanlarda da toplumsal güzellik algısının nasibinden nem almış çocuklar Mary'ye bir canavar gibi davranıyor ona hakaretler ediyordu. 'Ucube' olarak adlandırılan bu kadın, toplum tarafından hem dışlanmış hem de merak konusu olmuştu.

Mary, çocuklarını büyütmeyi, geçindirmeyi ve eğitmeyi başarmıştı. İnsanlar ona gülmeye, alkışlamaya ve hakaretler etmeye devam ettiler fakat trajik hikâyesini ancak öldükten sonra öğrendiler. Çocukları için kendi hayatını topluma yedirmiş, alay konusu olmuş bu kadın, hastalığının yaşam süresini kısaltmasından dolayı 1933'te 59 yaşında hayatını kaybetmiştir. 

Oğlunun, annesi için yürek burkan sözleri ise şöyle: Annem bir gece biz açken ve ekmek getirmişken ağlamaya başladı ve şöyle dedi "İyi bir anne olmayı hak etmediğimi hissediyorum, insanlar bana saygı duyana dek güzel mi olmalıyım?"

'Fedakarlığın' bir ödülü olsaydı bizce şüphesiz ki bu ödülü de Mary Ann kazanırdı, son dönemlerde zorbalığın bir hayli arttığı bu dönemlerde bunun fazlasıyla yanlış ve kırıcı bir şey olduğunu söylememize gerek kalmadığını düşünüyoruz fakat biz yine de uyarımızı yapalım dedik. Siz bu trajedi dolu hayatla ilgili ne düşünüyorsunuz? Siz de çocuklarınız için böyle bir fedakarlık yapar mıydınız? Yorumlarda sizleri bekliyor olacağız.

Kaynaklar: Vintage Everyday, News 18, Kenzly, Ati