Yazarın neyi kastettiğini anlamaya çalışan filoloji, tarih araştırmalarına da ışık tutar. Tarihin yanı sıra hukuk ve felsefe ile de ilişkili olan filoloji, medeniyetlerin kültürünü aktarır.
Birçok kişi tarafından filoloji, dil bilimi ile karıştırılır. Her iki bilim dalının da incelediği yönler farklıdır. MÖ başlayan geçmişi ile yüzyıllardır bilime katkı sağlayan filolojinin önemli isimleri de birçok çalışmayı gün yüzüne çıkarmıştır.
Romantizm akımının etkisiyle ayrı bir bilim dalı haline gelen filoloji hakkında merak edilenleri bu içerikte bulabilirsiniz.
Filoloji nedir?
Filoloji; dillerin yapısını, diller arasındaki ilişkileri, metinleri inceleyerek tarihsel konularda bilgi almamızı sağlayan bilim dalıdır. Eski Yunancada philos (sevgi) ve logos (söz) kelimelerinden türetilen filoloji “kelime sevgisi” anlamını taşır.
Betik bilim olarak da bilinen filoloji; genel dil bilimi, lisaniyat ve lengüistik isimlerini de karşılar. TDK açıklamasında ise filoloji, “Dillerin yapısını, gelişmesini, dünyada yayılmasını ve aralarındaki ilişkileri ses, biçim, anlam ve cümle bilgisi bakımından genel veya karşılaştırmalı olarak inceleyen bilim” şeklinde tanımlanır.
Birçok bilim dalı ile bağlantılı filolojinin çalışma alanları
Filoloji, yazılı belgelerin geçerliliğini ve gerçekliğini araştıran tarihsel bir bilim dalıdır. Bu alanda yapılan çalışmalarda, metinlerin yazıldığı dönemin etkileri ve kaynakları araştırılırken metinler çözülür ve yeniden oluşturulur. Filoloji çalışmalarında taklitleri belirleme ve değer ölçümü de yapılır.
Eski metinlerin karşılaştırılması ile eleştirisinin yapıldığı filolojide, edebî inceleme ve kültür tarihi ön planda tutulur. Telaffuz ve metin tenkidinin yanı sıra cümle yapısı da bu kapsama dahilken eski metinlerin yorumu yapılır ve bunlar yeniden yazılır. Tarihte yazıyı yazan kişinin dil yapısı incelenirken edebiyatla olan bağı da ortaya çıkarılır.
Filoloji sadece tarih değil felsefe, folklar ve hukuk gibi alanlarda da yorum yapmış olur. Medeniyetlerin kültürünün araştırıldığı bu bilim dalında dil vesilesiyle medeniyetler çözümlenir, tarihteki yazarların zihniyeti anlaşılır.
Filoloji ve dil bilimi arasındaki fark nedir?
[VIAIMAGE][IMAGE:/images/editor/default/0004/10/5968798abf215ad7f6ce7da64cc7c21d8fa9c5e3.jpeg][/IMAGE][VIA:Agah Sırrı Levend][/VIA][/VIAIMAGE]
Birçok kaynak filoloji ve dil bilimini eş anlamlı olarak saysa da aslında ikisi de farklı bilim dallarıdır. Filolojide, kültürün kullandığı dil ile toplumun tarihi ve kültürü yeniden kurulurken dil biliminde, dil her yönü ile incelenir. Ses bilimi, biçim bilimi ve dizin bilimi gibi alt başlıkları ile aslında dil bilimi daha geniş bir kapsamdadır.
Cumhuriyet döneminin önemli Edebiyat Tarihçisi ve Siyasetçisi Agah Sırrı Levend de bu iki ayrı bilim dalı için şöyle demiştir: “Dil bilgisi, dili yalnız niteliği bakımından ele alır. Edebiyat bilgisi de edebî eserlerin dil, üslup, deyiş ve biçim özelliklerinden doğan sanat değeriyle düşünce hayatının gelişmesindeki rolü üzerinde durur. Oysa filoloji dil özelliklerinden düşünce ögelerine doğru gider. Bir kültür araştırmasıdır. Fransızlar filoloji ile yalnız dili, Almanlar ise dil, edebiyat ve kültürü anlarlar.”
Filolojinin önemli insanları
Filolojinin tarihi MÖ 5. yüzyıla dayanır. Hindistan’da yaşayan Panini’nin Sanskrit dilini incelemesi ile başlayan filolojinin, Jakob Grimm ve Ferdinand de Saussure’nin çalışmaları ile de temelleri atılmıştır.
Panini, filolojide ilk bilim insanı iken Ferdinand de Saussure, 20. yüzyılda "filolojinin babası” olarak anılır. Ülkemizin bu bilim dalındaki önemli ismi ise Berke Vardar’dır.
Filoloji ile ortaya çıkan gerçekler
Eski dönemde yaşayan medeniyetlerin, hangi dil grubunda oldukları ve hangi kavimlerin dillerinden etkilendiği filoloji ile ortaya çıkarılır. Filoloji çalışmaları ile de birçok gerçek ortaya çıkarılmıştır.
Hititlerin Türk ırkına bağlı olduğunun savunulduğu zamanlarda Hititler zamanından kalan yazılı belgeler ile Hititlerin Türklerle alakası bulunmadığı, Hint-Avrupa kökenli kavimlerden olduğu kanıtlanmıştır. Çalışmalar, Sümerlerin Ural-Altay dil grubuna mensup oldukları da yine filolojik incelemeler ile anlaşılmıştır.
Atatürk ve filoloji
Atatürk’ün zamanında da filoloji anlamında önemli çalışmalar yapılmıştır. Bu dönemde Türkiyat Enstitüleri, Atatürk’ün yönergeleri ile kurulmuştur. Dil ve tarih kurumları da bu amaç doğrultusunda açılmıştır.
Bu kurumların yanı sıra eğitim ve öğretim birimleri ile üniversitelerde Türk medeniyetinin filoloji alanında incelemeleri yapılmıştır.
Her birinin ayrı alanı bulunan filoloji dalları
Filoloji kendi içerisinde farklı çalışma dallarına ayrılır. Karşılaştırmalı, bilişsel, çözümleme ve metinsel filoloji başlıkları altında çeşitli araştırmalar yapılır.
Karşılaştırmalı filolojide, diller arasındaki ilişki incelenir. Asya ve Afrika dillerinin ortak noktaları araştırılır ve analiz edilir. Bilişsel filoloji, metinleri zihinsel süreçleri baz alarak inceler.
Çözümleme ise ölü dilleri diriltmek alanında çalışmalar yapar. Tam olarak anlaşılmayan dillerin önemli noktası olan çözümleme filoloji dalına Hiyerogliflerin Rosetta Taşı ile deşifre edilmesi örnek gösterilebilir.
Metinleri tarih bakımından inceleyen ve metinsel eleştiri yapan metinsel filoloji de metni yazan kişinin tarihi ve kökeninden beslenerek araştırmalar yapar.