İstiklâl Marşı'nın "Prototip" Diyebileceğimiz İlk Versiyonu Aslında Çanakkale Savaşı Döneminde Yazılmış: Peki Neden Hiç Kullanılmadı?

İstiklâl Marşı'nın yazıldığı dönem, Türk milletinin Millî Mücadele süreci içinde olduğu bir zamandı. 1921 yılında düzenlenen yarışma, Türkiye'nin bağımsızlık mücadelesinin en kritik aşamalarından birinde gerçekleşmişti. Fakat atladığımız bir şey var: Mehmet Akif Ersoy, İstiklâl Marşı’na benzeyen bir şiir zaten yazmıştı. Peki ona ne oldu?

İstiklâl Marşı, milletimizin bağımsızlık mücadelesini, özellikle de Kurtuluş Savaşı'nı yansıtan önemli bir eserdir. Bu marştan öncesinde ise bizi karşılayan bir “Birlik” şiiri var. İstiklâl Marşı’ndan çok evvel kaleme alınan bu şiir, neden bir marş olamadı?

1921’de Türkiye'nin bağımsızlık mücadelesi sürerken hükûmet, ulusal bir marşın ihtiyacını hissetti. Bu doğrultuda bildiğimiz üzere marş için bir yarışma düzenlendi. Türk milletinin duygularını ve azmini en iyi şekilde yansıtan bir eser arayışı içindeyken Mehmet Akif Ersoy, muhtemelen İstiklâl Marşı'nı yazarken bile mücadele ruhunu tam olarak verememekle ilgili bir çekince duyduğu için bu şiiri bir marş olacak kadar yeterli görmemişti.

Mehmet Akif Ersoy, "Birlik" şiirini İstiklâl Marşı’ndan çok daha önce yazdı.

Türk milletinin birlik ve beraberliğini, vatan sevgisini, milli değerlere olan bağlılığını vurgulayan bu şiiri; ülkenin zorlu bir süreçten geçtiği ve bağımsızlık mücadelesinin verildiği bir dönemde yazdı.

Türk milletine seslenerek dayanışma içinde olmanın önemini vurgulayan, mücadele ruhunu canlandıran bu şiir; İstiklâl Marşı’nın adeta bir “prototipini” yansıtıyor.

Ersoy, Çanakkale Savaşı için yazdığı bu dizelere İstiklâl Marşı’nı hatırlatan “Korkma” ile başlıyor.

"Korkma!

Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz.
Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz;
Düşer mi tek taşı sandın harim-i namusun,
Meğerki harbe giden son nefer şehit olsun.
Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa,
Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa,
Bu altımızdaki yerden bütün yanardağlar
Taşıp da kaplasa âfakı bir kızıl sarsa,
Değil mi cephemizin sinesinde iman bir;
Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir;
Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz,
Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!"

Mehmet Akif Ersoy'un birlik temasını işlediği bu şiirinde ifade ettiği gibi Çanakkale'de bu birlik gerçekleşmişti. Çerkez, Laz, Arap, Kürt ve Türklerin ortak mücadelesi, birliğin ve millî mücadelenin ise en büyük simgesi oldu.

Mehmet Akif Ersoy'un “Berlin Hatıraları”, Çanakkale Savaşı'nın başlangıcında yaşadığı deneyimleri içeriyor.

Şair, Berlin'de görevli olduğu dönemde muharebenin detaylarını ve duygularını bu hatıralarda anlatıyor. “Birlik” şiirini de yanında görevli bulunan Binbaşı Ömer Lütfi Bey'e ithaf etmiştir. Çanakkale'deki günlerinde düşmanla olan her karşılaşmada içsel karmaşasını yansıtan bir soru sorar: "Ömer Bey, bu Çanakkale ne olacak?" Ömer Lütfi Bey, askerî noktadan bakıldığında umudun olmadığını ancak ve ancak olağanüstü bir durumun gerçekleşmesi gerektiğini ifade etse de Mehmet Akif’in birlikten doğan kuvvete inancı her daim tamdı.

Çanakkale'nin eşsiz direnişi ve yazılan destanı, Mehmet Akif Ersoy'un ruhunda derin izler bırakmış olacak ki cehennem olsa bile gelen tehlikenin karşısında korkmamayı, mücadele etmeyi ve asla geri dönmemeyi anlatmıştır. İşte bu dizelerin üzerinden çok geçmeden de yarışma için hazırladığı ve benzer duygularla yazdığı İstiklâl Marşı doğmuştur. 

Direniş temasını ele alarak mücadele ruhunu Türk milletine aşılamak isteyen Mehmet Akif, tüm inancını da ortaya koyarak bu eşsiz şiiri ortaya çıkarmıştı. Dizelere bakıldığında İstiklâl Marşı’nı andıran bu şiir, biraz zaman geçtikten sonra evrilerek millî marşımıza dönüşmüştür.

Aslında ona kapı araladığını, tema olarak bu şiirinden öykündüğünü ve hemen hemen aynı duyguları geçiren bir şiir yazdığını söylememiz mümkün. Düşmanın her türlüsüne karşı birliğin üstünlük getireceğine inanan şairin dizeleri ise bugün hepimizin kalbine dokunuyor.

Kaynaklar: YÖK, Dergipark