Osmanlı tarihinde çeşitli idam ve işkence yöntemlerine tanık olmuştuk. Bunun dışında bazı garip ölümler ve cezalar da yok değil. Fakat bu yazımızda ele alacağımız "vezirin öldürülmesi olayı", gazetelerin üçüncü sayfa haberlerini aratmıyor.
Göze batan davranışlarıyla tepki toplayan Hezarpare, namıdiğer Bin Parça Ahmet Paşa, yaptıklarıyla bardağı taşırdı ve etleri lime lime doğranarak halka “ilaç” diye dağıtıldı! Peki ama etlerini doğratacak kadar sizce ne yapmış olabilir? Her ne yaparsa yapsın, -o dönemde bile olsa- kimsenin böyle bir cezayı hak etmediğini söylemeden geçmeyelim.
Takvimleri Osmanlı Devleti’nin gerileme dönemlerine,1600’lü yıllara çevirelim.
Devletin her koldan bir sıkıntısı vardı bu dönemde. Hem iç karışıklıklar hem dışta askerî yenilgiler hem isyanlar hem saray içindeki huzursuzluklar… Anlayacağınız ortalık epey karışıktı. Bu esnada devletin başında da pek başarılı bir padişahlık dönemi geçirmeyen 18. Padişah Sultan İbrahim var.
Sultan İbrahim, 1648’e kadar süren 8 yıllık bir padişahlık sürecinden geçti. Şehzadeliği boyunca kardeşlerinin 4. Murat tarafından öldürülmesinin getirdiği korku, onu da saraya mahkûm etmişti. Bu dönemler, devletin de içinde bulunduğu sıkıntılı durumlar, İbrahim'e zor zamanlar yaşatmaya yetmiş görünüyor.
Sultan İbrahim’in ruhsal olarak sağlıklı olmadığı bilinenler arasında.
Tarihte lakabının “Deli İbrahim” olduğunu duymuşsunuzdur. Yaşananlara bakıldığında bu kanının da doğruluk payı olduğunu anlamış oluyoruz. Sorunlu şehzadelik dönemi geçiren ve ölüm korkusuyla cebelleşen bir padişah için aslında çok olası bir durum bu.
Dikkat eksikliği yaşayan Sultan’a çoğunlukla annesi Kösem Sultan rehberlik ederdi. Kösem Sultan’ın, sarayı bir nevi yönettiğini de duymuşsunuzdur; sebebi aşikâr.
Sultan, bu dönemde çok fazla harcama yapıyordu; tam 8 cariyeyi haseki konumuna getirdiği biliniyor. Ki bu da hepsi için ayrı ayrı harcamalar yapmak demek. Ancak bu dönemde tek dikkat çeken nokta da bu değildi.
Konumuzun da öznesi olan Ahmet Paşa, güzel yazı yazdığı için defterdarlık makamına getirilmişti.
[VIAIMAGE][IMAGE:/images/editor/default/0004/14/995939005a92d57a2367d924c26ad60336ee826c.jpeg][/IMAGE][VIA:Muhteşem Yüzyıl Kösem dizisinde Ahmet Paşa.][/VIA][/VIAIMAGE]
1646’da kendisine defterdarlık görevi verildi, bundan bir sene sonra da sadrazamlık. Sadrazamlık, oldukça önemli bir mevkiydi ve bu kişi, padişaha en yakın kişiydi. Tabii bu esnada padişahın samura ve ambere saldığı merak, saray harcamalarını da katbekat artırmıştı. Öyle bir artış ki harcadığı tüm paralar mücevhere gidiyordu. Yetmiyor; ulemadan, yeniçerilerden, esnaftan bu harcamalar için vergi toplanıyordu.
Sadrazam olan Ahmet Paşa, zenginlerin mallarına da el koymaya başlamıştı. Kendisi aslında padişaha yaranmak için tabiri caizse elinden geleni ardına koymuyordu. Çünkü Sultan İbrahim'in henüz 2 yaşındaki kızı Beyhan Sultan ile nikahlanmıştı.
Bir bebekle evlenmesi, onun saltanatta daimîliğini koruyacak yegâne unsurdu. Zamanla da padişah için el koyulan bu mallardan kendisine de pay çıkarıyordu. Sınırı aşan Paşa, bir padişah gibi harcamalar yapmaya başladı. Sadece kendi oğlunun düğünü için yaptığı harcama bir saray masrafı kadar ediyordu.
1648’de Kapıkulu Ocağı’nın ağaları, kendilerinden alınan bu samur ve amber vergisi için ayaklanma başlattı. Ahmet Paşa ise durumu anlayınca hemen topukladı.
[VIAIMAGE][IMAGE:/images/editor/default/0004/14/8322b557fc1bbcc5d5e13a989893491b3ae799b1.jpeg][/IMAGE][VIA:Amber][/VIA][/VIAIMAGE]
7 Ağustos 1648'de Yeniçeriler, Sultan İbrahim'in yönetimine karşı olan annesi Kösem Sultan ve muhalif saray çevresi tarafından isyana sürüklendi. Ulemayı da toplamak amacıyla Sultanahmet Camisi'nde buluştular. Bu isyanı gören Sadrazam Ahmet Paşa, görünen tehlikeyi fark ederek saklandı.
Ertesi gün, gizlenen Paşa, Hacı Behram adlı bir ihbarcının doğru bilgi vermesiyle yakalanmış oldu. Bu durum üzerine Şeyhülislâm Hoca Abdürrahim Efendi, onun boğularak öldürülmesine fetva verdi.
Ahmet Paşa, yakalandığında yanında heybe dolusu altın ve mücevherat bulunmuştu. Tüm servetine el konularak anadan üryan bir şekilde At Meydanı'ndaki çınarların altına bırakıldı.
Paşa'nın cesedi vahşice küçük parçalara ayrıldı ve yaşlı insan etinin ve yağının eklem ağrılarına iyi geldiği iddia edilerek halka 5-10 akçe karşılığında satıldı!
[GIPHY:6Cc1GrgRNRN0jsYQ9U][/GIPHY]
Bu vahim durum karşısında yeniçeriler de bir günde kazanılabilecek bir servetin sahibi oldular. İddialara göre Paşa, sadrazamlık için 300 bin kuruş rüşvet vermişti. Güvenilmez, yalancı, dolandırıcı, rüşvetçi ve hırslı bir kişiliğe sahip olduğu da söylenenler arasında. Ancak bu durum yine de bu cezayı almasını meşru kılmıyor. Çünkü Osmanlı Devleti içinde yalan, dolan ve rüşvet çoğu devlet adamının uyguladığı bir şeydi.
Padişahın talepleri arasında samur kürk ve amber isteklerini karşılamak, onun için ilk ve en önemli vazifesiydi. Padişahın gözü önünde olmak adına saltanat kayığı gibi cesur harcamalara girişmiş ve rakiplerini şaşırtmak bir yana dursun Sultan'a yakınlığıyla herkesi âdeta çıldırtmıştı.
Zenginlerden yüksek vergiler alarak geliri artırmaya çalışmış; hatta dönemin tarihçileri, gelirin bir kısmını kendi cebine aktardığını da yazar.
Bunu tahmin etmek çok zor olmasa gerek. İstanbul'un çeşitli semtlerinde inşa edilen köşk ve kasırların finansmanında da bu paraları kullanmıştı. Osmanlı'nın ünlü tarihçisi Naimâ, ilginç detayları şöyle kaydetmiş:
- “Devlet, yönetim zaafı içindeydi ve imparatorluğun her tarafında isyanlar patlak veriyordu. Bosna'ya çok yakın olan Klis Kalesi, Venedikliler tarafından işgal edildi. Ahmet Paşa, facianın üstünü kapatmak için uydurduğu yalanlarla padişahı ikna etmeye çalıştı. Klis'in aslında küçük bir kilise olduğunu iddia etmekten geri durmadı. Çanakkale Boğazı'na kadar gelip Venedik Donanması'nı görmezden geldi, deniz trafiğini denetim altına alan Venediklilere karşı tedbir almadı. Rakiplerinin iddialarını boşa çıkarmak için çaba harcadı.”
Olayların sonucunda Ahmet Paşa’nın ardından Sultan İbrahim de canından oldu.
[VIAIMAGE][IMAGE:/images/editor/default/0004/14/b995690d5fd0f185501cb3c266ed064f608b2736.jpeg][/IMAGE][VIA:İngiliz tarihçi Paul Rycaut'un The Present State of the Ottoman Empire adlı eserinde yer alan İbrahim'in boğduruluşunu tasvir eden gravür.][/VIA][/VIAIMAGE]
Sultan İbrahim’den sonra tahta 4. Mehmet geçti. Ardından Şeyhülislam fetvası ile koyduğu ağır vergiler ve yaptığı masraflardan ötürü Sultan’ın katline de karar verildi.
“Bin Parça” Ahmet Paşa'nın sadrazamlığı dönemi; iç karışıklıklar, rüşvet skandalları, lüks harcamalar ve yönetim zaafıyla dolu bir dönemdi görüldüğü üzere. Eşi benzeri görülmeyen infaz yöntemiyle Ahmet Paşa, halktan alıp kendi cebine attığı her kuruş için işte böyle canından olmuş. Başta da söylediğimiz gibi yine de kimse böyle bir cezayı hak etmiyor!
Muhteşem Yüzyıl Kösem dizisinde Paşa'nın ölüm şekli farklı betimlenmiştir. Dizide doğranmak yerine direkt kılıçla öldürülüşü sahnelenmiş.