Kuzey ışıklarını görmek istediğinizde gideceğiniz yer, genelde Norveç gibi kutuplara daha yakın yerler olur. Zira bu gibi ülkelere nazaran Ekvator'a daha yakın olan Türkiye’de bunları görmemiz pek de mümkün olmuyor. Buraya kadarını zaten hepimiz biliyorduk ama madem durum böyle, yakın zamanda ülkemizden de görülen ışıklar neyin nesiydi?
Bunların temeldeki sorumlusu Güneş’in ta kendisi. Söz konusu yıldızımızın üzerinde gerçekleşenler nedeniyle bu ışıkları görüyoruz. Ayrıca 1700’lerin ortalarına kadar tarihi bulunan bu olayların, 2025 yılında maksimum noktaya ulaşması bekleniyor. “Neden 2025?”, “Neden 1700’ler” ve ”Neden Güneş?” gibi soruları kafanızı karıştırmadan cevaplayalım.
‘Solar döngü’ ismini verdiğimiz olay, Güneş’in manyetik alanındaki değişimleri kapsıyor.
[VIAIMAGE][IMAGE:/images/editor/default/0004/16/bf602492401f9d30204159e3dde4ae0bf1a67748.jpeg][/IMAGE][VIA:1755'ten bu yana Güneş döngüleri][/VIA][/VIAIMAGE]
- İlk ölçüm o tarihte yapıldığı için 1755'ten başlıyor.
Döngü olmasının sebebiyse, 14-15 yıla kadar uzayabilse de aşağı yukarı 11 yılda bir gerçekleşen bir örüntünün var olması. Bu 11 yılda bir, Güneş üzerindeki aktivite minimum ve maksimum seviyeleri görüyor. Biz ise bunu, Güneş lekesi dediğimiz, yıldızımızın üzerindeki siyah noktalardan anlıyoruz. Bu noktaların büyüklüğü Dünya kadar, hatta çok daha geniş olabiliyor.
Solar Maksimum dediğimiz evrede söz konusu aktiviteler tepe noktasına ulaşıyor ve buradan Solar Minimum’a kadar hafifliyor. Daha sonra da tekrardan maksimum seviyeye doğru ilerliyor ve patlamalar yeniden şiddetleniyor. Bahsettiğimiz döngü bu. En son da 2014 yılında 24. döngü yaşanmıştı. Biz ise güncel olarak 2019’da Solar Minimum’un başlamasıyla 25. döngüye tanıklık ediyoruz.
Peki bunun Dünya üzerindeki ışıklarla olan ilgisi ne?
Bu lekelerle doğan patlamalar, Güneş rüzgârlarını üzerimize itiyor.
Koronal Kütle Boşalmaları, yani Güneş patlamaları sayesinde ortaya çıkan bu yüklü parçacık rüzgarları, eğer Dünya’ya doğru gelirse jeomanyetik fırtına ismi verilen bir olay tetikleniyor. Bu olay sırasında Dünya’nın manyetosferinin Güneş’e bakan kısmına baskı uygulanırken ters tarafta kalan, yani Güneş’e bakmayan taraf ise geriye doğru uzuyor.
Manyetosfer bu etkiden kurtulduğunda, tekrar eski hâline dönerken kutup noktalarında büyük düzeyde manyetik güç üretiliyor. Güneş’ten gelen parçacıklar ise bu noktalardaki kuzey ışıklarına sebep oluyor. Güneş’in yüklü parçacıklarıyla yüklenen manyetosferin atmosferin üst kısmıyla etkileşime geçmesi de bunu, Türkiye de dahil olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde görünür hâle getirmişti.
Yani ülkemizde Ordu ve Van’da görülen bu ışıklar, Güneş fırtınalarının bir parçası. Buna sebep olan da Güneş üzerinde gerçekleşen koronal kütle boşalmaları. Bilim insanlarının söylediğine göre söz konusu olay 1 değil, 2 patlama sonucu ortaya çıkmış.
Şimdi gelelim bunun kötü yanına.
Bu ışıklar radyo dalgalarının iletiminde aksaklıklara, elektrik kesintilerine ve devrelerde sorunlara yol açabiliyor. Aynı zamanda geçmişte, yangınlara ve büyük çaplı elektronik problemlere sebep oldukları da biliniyor. Geçtiğimiz yıllarda SpaceX roketleri de bundan nasiplerini almışlardı.
2021 yılında sona eren 24. döngü, 2025’teki döngünün tahmin edilenden daha güçlü olacağına işaret ediyor.
Bir önceki döngü, aslında oldukça zayıf geçtiği için 25. döngünün de pek farklı olmayacağı düşünülüyordu. Fakat daha temmuz ayındayken 24. döngüden daha çok Güneş lekesi tespit edilmişti bile. Yani hâlihazırda daha şiddetli bir döngü söz konusu. Fakat bunun etkilerinin ne olacağını maalesef bilemiyoruz.
Çünkü bu durumun etkisi o kadar da kolay bir şekilde hesaplanamıyor. Güneş aktivitesine bakarak bir döngünün başlayıp başlamadığını görebiliyoruz. Daha da önemlisi, bizim 11 yıllık döngümüzün haricinde yine aşağı yukarı belli sürelerde gerçekleşen döngüler de var. 2025’te maksimumunu göreceğimiz bu döngünün onlardan biri olup olmayacağını bilemiyoruz.
Konuya aşina olmayan insanlar için bu durum, gökteki birkaç ışık topluluğundan ibaret olsa da beklenenden güçlü bir Güneş fırtınası, bedeli büyük olacak kesintilere yol açabilir.
Olayın ciddiyetini anlayabilmek için 1859’daki Carrington olayına bakalım.
[VIAIMAGE][IMAGE:/images/editor/default/0004/16/1f292f089edd64dd341cf202f6a66963a82aacd2.jpeg][/IMAGE][VIA:Carrington olayının farklı bir patlamayla karşılaştırılması][/VIA][/VIAIMAGE]
Bu olay gerçekleştiğinde elbette ortada internet diye bir şey yoktu. Telgraf operatörleri yoğun olarak iletişimi sağlıyordu. Bu tarihteki Güneş fırtınası gerçekleştiğinde, dünyanın farklı yerlerinde telgraf altyapıları çökmüştü. Bazı makinelerden duman ve kıvılcım çıktığına yönelik raporlar da var. Ayrıca gece saatleri olmasına rağmen aurora ışıkları da gökyüzünü aydınlatıyordu.
Tabii o zamanlarda insanların çoğu, bunu dinî sebeplere bağlamıştı. Fakat asıl olay, Güneş’te gerçekleşen ve etkisinin 10 milyar atom bombasına denk olduğu düşünülen bir patlamaydı. Bu patlamayı ise amatör astronom Richard Carrington, Güneş üzerindeki gözlemlerinde lekeleri gördüğünde fark etmişti. Bu yüzden olay da onun ismiyle anılıyor.
O zamanlarda telgraflar, iletişimin bel kemiğiydi. Şimdiyse bir benzerinin internet için yaşandığını düşünsenize. Bunun dünya genelinde neden olacağı panik ve hükûmetlere çıkaracağı maddi bedel, hayal bile edilemiyor. Bunun yanında hayvanların göç rotalarında problemler ve uyduların çalışmasında aksama da kaçınılmaz olacaktır.
Ülkemizde nadir de olsa döngü yüzünden kuzey ışıkları görülebiliyor. 2025’te, hatta 2024’ün sonlarında maksimum seviyesini görmeyi beklediğimiz döngünün ne olduğunu, neden oluştuğunu ve nasıl etkileri olabileceğini sizlere anlattık. Yeni bilgiler geldiğinde de size ulaştırıyor olacağız.
Bu olay, ülkemizde böyle manzaralara sebep olmuştu:
Üstte yer verdiklerimiz gerçek olsa da bu gördüğünüz Galata Kulesi manzarası, manipülasyonla oluşturulmuş.
Yine de gerçeğini 2025 yılında görebilmemiz mümkün gibi görünüyor.