Google şu anda çeşitli antitröst davalarıyla başa çıkmaya çalışıyor. Firmanın sanık sandalyesinde olduğu davalardan biri de arama motoru pazarındaki dominasyonu üzerine görülen dava. Mahkeme sürecinde ortaya çıkan ilginç bilgilerden biri ise Google'ın, Apple, Android ve diğer cihazlarda kendi arama motorunu varsayılan opsiyon olarak tutmak için 26.3 milyar dolar ödediği oldu.
Varsayılan arama motoru, sadece arama motoru değildir
26.3 milyar dolar gibi meblağları bizim tahayyül etmemiz pek kolay değil, o yüzden başka bir şeyle karşılaştıralım. 2023 yılının ilk yarısında Koç Holding'in konsolide bazda toplam geliri 24.9 milyar dolar oldu. Yani koskoca Koç Holding'in 6 aylık kazancı, tek kalemde ödenen miktarın 1.4 milyar dolar altında kalıyor. Ya da Boğaz'da Arnavutköy boyunca bütün yalıları satın alabiliyorsunuz.
Arama motoru ayarında varsayılan olmanın en önemli avantajlarından biri, konum bilgisi ve internette ne arama yaptığınıza dair verilere erişim sağlaması oluyor. Böylece varsayılan arama motorunun sahibi, kendi reklam modülünü çok daha hedef odaklı ve verimli hale getiriyor.
Google da bu yüzden üreticilere çok büyük meblağlar ödemeyi göze alıyor. Teknoloji devi, yaptığı anlaşmalar ile birlikte daha kurulum aşamasında varsayılan tarayıcı olarak tanımlanmış durumda. Bu esnada başka bir alternatif sunulmuyor. Google'ı bugün olduğu dev haline getirenin de arama motoru işi olduğunu unutmamak gerekiyor.
Google'ın şöhreti ve alternatif arayışı
Google, çok uzun süredir kullanıcı verilerini topluyor ve sistemlerini daha da geliştiriyor. Sistemlerini geliştirdikçe daha da verimli hâle geliyor. Peki bu Google'ı kötü adam yapar mı? Yapmazsa, Google neden varsayılan arama motoru olmasın ki?
Şimdi bir de Google'ın varsayılan arama motoru olmadığını, onun yerine dibidibob diye bir arama motoru olduğunu düşünelim. Pek çoğumuz "Dibidibob ne arkadaş?" der ve tarayıcısını değiştirir. Buradaki soru şu: Google'dan daha iyi bir arama motoru olsaydı bunu bilebilir miydik?
Burada aslında örnek olarak tarayıcıları kullanabiliriz. Google daha önce Windows cihazlarda Internet Explorer'ın varsayılan tarayıcı olmasına itiraz etmişti. O dönemde Internet Explorer, "Chrome indirme aracı" olarak şaka konusu olmuştu. Tabii Chrome, IE üzerinde reklam yapabilirken başka tarayıcıların Google arama motorunda reklam yapması çok kolay değil.
Varsayılan ayarların gücü adına!
Teknoloji firmalarının bildiği bir şey var: İnsanlar çok gerekmedikçe varsayılan ayarları değiştirmezler. Teknoloji devleri bu durumu bilmekle kalmıyorlar, bu duruma bel de bağlamış durumdalar. Hatta varsayılanları değiştirmeme eğilimimize "Varsayılanların gücü" adı veriliyor. Bu görüşe göre insanların seçimleri, varsayılan ayarlardan etkilenebiliyor. Çoğu kişi bu varsayılanları değiştirmekle uğraşmıyor. Çoğu cihaz ve uygulama, öncelikli olarak tüketiciyi değil teknoloji firmalarını korumakla suçlanıyor,
Google aslında bu gücün farkında ve kullanıcılar, farklı tarayıcılara geçtiklerinde Google üzerinden yapılan aramalar %27 oranında düşüş gösteriyor. Günümüzde artık internetten bir şey aramaya "Googlelamak" dememize rağmen hem de. İşte varsayılan seçenekler bu kadar önemli. Üstelik The Washington Post'a göre insanlar, varsayılan arama motorlarını iki dakikadan önce değiştiremiyorlar, o da nereden değiştireceklerini bulabilirlerse.
Çünkü bütün şirketler kendilerine çalışır
Dünya üzerindeki her organizasyonun amacı öncelikli olarak hayatta kalmaktır. Bu bir devlet de olabilir, kâr amacı gütmeyen bir hayır kuruluşu da olabilir, multi milyar dolarlık teknoloji devi olabilir ya da mahalle bakkalı olabilir, temel amaç aynıdır. Bu yüzden de şirketler öncelikli olarak kendilerine çalışırlar. İlla tüketicilerin çıkarına çalışmaları gerekmez, en azından şirketler açısından.
Arama motoru olarak Google kullanmak ya da başka bir alternatife yönelmek tamamen kullanıcıya bağlı olsa da burada faydalanılan bazı psikolojik eşikler olduğu da aşikâr. Elimizde daha iyi bir alternatif varsa bile bilememek, rekabetten tüketici olarak faydalanamamak monopolilerin temel sorunu olmaya devam ediyor.