Psikologlara Sorduk: “Sonradan Görme” Denilen Dilan Polat Gibi Fenomenlerin Davranışlarının Ardında Neler Yatıyor Olabilir?

Bir süredir Türkiye gündemini meşgul eden Dilan ve Engin Polat çiftinin tutuklanması, gözleri diğer fenomenlere de çevirdi. Normal bir hayat sürerken kısa sürede zengin olan, ihtişamlı hayatlarını göze sokan, estetik yaptırarak güzellik algılarını değiştiren fenomenlerin sosyal medyadaki abartılı paylaşımları akıllarda soru işareti bırakmaya devam ediyor.

Dilan Polat’ın gecekondu hayatından 5 yıl gibi bir sürede kiralık uçaklarla doğum günü kutlamalarına, altın tozlu Türk kahvelerine, dolarla süslenmiş bigudilere geçişi, sadece takipçilerin değil adli mercilerin de radarına girdi.

Olaya farklı bir açıdan bakarak, tabiri caizse "sonradan görme" olarak adlandırılan birçok fenomenin yaşadığı ruhsal durumları uzmanlara sorduk. Ancak öncesinde bu kişilerin nelerle gündeme geldiğini hatırlayalım ve ardından davranışlarının altında yatabilecek olan sebepleri değerlendirelim.

Radarda başka hangi “bir anda zengin olan” fenomenler var?

Özellikle Dilan Polat’ın tutuklanmasının ardından gözler bir anda birçok sosyal medya kullanıcısı tarafından dikkat çekmeye başlayan ve çok abartılı hayatlar yaşayan fenomenlere yöneldi.

Özlem ve Tayyar Öz çiftinin şaşalı hayatı sorgulanmaya başlarken Dilan Polat’ın tutuklanmasının ardından hayatlarını daha “normal” gibi göstermeleri ise birçok kişinin bu durumu “korku” olarak tanımlamasına neden oldu. İmitasyon altınlar ile yapılan paylaşımlar da buna örnek olarak gösteriliyor.

Dilan Polat’ın da arkadaşı olan Şule Kayatürk (Şulemsi) ise bir diğer odak noktası durumunda.

Özellikle geçmiş fotoğraflarının ortaya çıkmasının ardından “Nereden nereye geldi.” dedirten durumun bariz örneklerinden biri Şulemsi, hem fiziksel değişimi hem de zenginliği ile göze çarpıyor.

Ayrıca dün, Şulemsi’nin; 16 villa, 28 daire, 1 helikopter, 173 iş yeri ve 1 yatı olduğu iddia edildi. Fenomenden ise bu duruma cevap gecikmedi ve iddiaları yalanladı.

Şulemsi’nin güzellik merkezlerinin de bulunması halkın tedirginlik seviyesini arttırırken bu tarz merkezlere olan güveni de azalttı diyebiliriz.

[VIAIMAGE][IMAGE:/images/editor/default/0004/16/41e11b489d81fc25223c68868efd11d92d89d995.jpeg][/IMAGE][VIA:sulemsi.com.tr/hakkinda][/VIA][/VIAIMAGE]

Bir yarışma programı ile hayatımıza giren Bahar ve Nihal Candan kardeşlerin nasıl ultra lüks yaşadığı düşünülürken Gazeteci Timur Soykan tarafından başka bir iddia gündeme geldi.

Ünlü olmak için insan sağlığı ile mi oynanıyor?

Dilan Polat’ın kara para aklama suçu ile tutuklanmasının ardından kozmetik sektörü bir nebze çalkalandı diyebiliriz. Dilan Polat’ın Türkiye’nin birçok yerinde açmış olduğu kozmetik mağazaları ve piyasaya sürdüğü Rise and Shine marka kozmetik ürünlerin güvenirliği de yine birer muamma oldu.

Mağazaların bazıları kapanıp bazılarından eleman çıkışları olurken Dilan Polat Güzellik Salonu web sitesi de erişime kapatıldı. Avukat Feyza Altun’un kozmetik ürünlerin doğal içeriklere sahip olmadığı ve fason üretim olduğuna dair açıklamaları da ürünlerin ifşalanmasına neden olmuştu.

Tayyar Öz’ün sattığı sağlık ürünlerinin arkasındaki gerçekler de Feyza Altun’un açıklamaları ile ortaya çıkmaya başladı. Böcekli tarhanalar, son kullanma tarihi geçmiş ürünlerin etiket değişimleri X’te paylaşıldı.

Peki bu fenomenleri ruhsal açıdan değerlendirirsek?

Milyonlarca takipçisi olan fenomenlerin, normal bir hayatları varken bir anda zengin olup bu kadar göz önünde olmalarının, zengin hayatlarını abartılı şekilde paylaşmalarının altında yatan olası psikolojik durumları uzmanlara sorduk.

Konuyu danıştığımız Uzman Klinik Psikolog Alimert Balta, sosyal medyadaki maskeleri değerlendirdi.

Balta, “İnsanların maskeleri vardır. Kişinin olmak istediği, idealize ettiği hâli ile mevcut hâli arasında ne kadar farklılık varsa psikolojik sorunlarla o kadar fazla karşı karşıya kalır.” dedi.

Balta, kişinin idealize ettiği kimliğe ulaştıktan sonra öyle ya da böyle bu kimliğe sahip çıkmak için mitomani yani yalan söyleme ve kendi söylediği yalana inanır hâle gelebileceğini belirtiyor. Balta’ya göre bu kişilerin, kendi söyledikleri yalana etrafındakilerini de inandırmak için yoğun çaba içine girmesi de aslında yaptıklarının birer parçası.

Dilan Polat’ın ekrana tükürerek küçümseyici tavrı için ise Balta şöyle diyor: Yalanın açığa çıkması öfkeyi getirir ve bu öfke kişiyi daha saldırgan hâle sokar. Dilan Polat’ın bu tavrı da yalanlarının gerçeğiyle karşı karşıya kalmasının duygusal hâli olabilir.

Tüm bunlar, narsist kişilik bozukluğunun göstergesi olabilir mi?

Psikiyatri Uzmanı Dr. Nilüfer Güney Şengezer ise “sonradan görme” olarak adlandırılan, ihtişamlı hayatları ile dikkat çeken fenomenlerin sosyal medya aldatmacaları hakkında yorumlarını aktardı.

Güney Şengezer, yasa dışı yollardan zengin olan, mesleği olmadığı hâlde o konuda uzmanmış gibi yorum yapan kişilerin yanlış bilgi ile kişileri kandırmalarının ardında aslında kendilerini de kandırdıkları olduğunu söylüyor.

“Bunların suç olduğunu bile bile nasıl yapabiliyorlar?” sorumuza ise Güney Şengezer’in verdiği yanıt şöyle: Tüm bu davranışların altında; kişinin ideal benliğine ulaşma çabası, narsist kişilik bozukluğu (abartılı kendini beğenmişlik duygusu) eğilimi, kendi eksikliği ya da kusuru olarak gördüğü şeyleri beğeni alarak telafi etme duygusu ve maddi kazanç elde etme çabası olabilir.

Bugünkü davranışlarının sebebi, çocukluğundan mı kaynaklı?

[VIAIMAGE][IMAGE:/images/editor/default/0004/16/dd74c906b035be381b10fd5621d1c3cf848d3a07.jpeg][/IMAGE][VIA:Beynindeki tümör sebebiyle eşini öldüren, Dilan Polat'ın babası Rıfat Doğu.][/VIA][/VIAIMAGE]

Güney Şengezer, bu davranışların hepsinin altında yatan, yalan söyleme eğiliminin aslında çocukluklarından itibaren süre gelen ahlaki gelişimde, problemlerin mevcut olabileceğini söylüyor. Güney Şengezer ayrıca ebeveynler ikiyüzlü ise, ödüle giden her yolu mübah görüyorsa ve sevgi yerine nefret doluysa çocukların da yalana ve aldatmaya eğilimli olabileceğinin altını çiziyor.

Pandeminin hayatımıza olan etkilerinden biri de bu fenomenler olabilir.

Güney Şengezer, pandeminin birçok kişinin hayatını değiştirdiğini de ekliyor. “Özellikle pandemiden sonra kötüleşen ekonomik tablo ile herkes kolay yoldan zenginleşmenin peşinde. Düşük sosyokültürel gruba da zenginliğin ve hayallerine ulaşmanın mümkün olduğu gösteriliyor.”

İnsanları nasıl kandırıyorlar?

Psikiyatri Uzmanı Dr. Nilüfer Güney Şengezer’e; kolay yoldan zengin olan, uzmanlık alanı dışında tavsiyelerde bulunan fenomenlerin insanları nasıl kandırmayı başardıklarını da sorduk. Güney Şengezer, “Bu kişileri takip eden milyonlarca insan, kıskançlık hissediyor. Sosyal medyadan uzak kaldıklarında hissettikleri yoksunluk alkol ve tütünden daha fazla.

“Yapılan araştırmalar sonucunda pasif ve tüketen bir topluma sürüklenip sosyal ilişkilerin azaldığı tespit edilmiş. Bu durumun kaygı ve stres seviyesini arttırdığı hâlde, önemli bir şey kaçırmamak adına kullanmaya devam ettikleri saptanmış. Özellikle Instagram kullanan genç kesimin; beden algıları ile yoğun kaygı yaşadığı, ruh sağlığının da aldıkları beğeniden etkilendiği bulunmuş.”

Güney Şengezer, dolandırıcı ve diğer bazı fenomenlerin halk ağzı ile konuşup takipçilerinden biri gibiymiş algısını da sürekli işlediklerini belirtiyor. Fiziksel görünümleri de estetik operasyonlarla değiştirip “ideal ölçülere” yaklaştıklarını söyleyen Güney Şengezer, bunun sebebinin takipçilerin ulaşmak istediği görüntü için olduğunu ekliyor.

Belirtmekte fayda var…

[GIPHY:qea1Ueiip2jl5g9BVq][/GIPHY]

Açıklamaların kişi özelinde birebir yapılmadığını belirtmekte fayda var. Uzmanların yapmış olduğu değerlendirmeler, bu tipteki insanların nelerle karşı karşıya olabileceğinin sadece birer tahmini.

Aslında dönüp tüm bu olaylara baktığımızda ise yine tüm bunları bizlerin yaptığını düşünebiliriz. Milyonlarca takipçiden biri kuzeniniz, bir diğeri arkadaşınız veya siz olabilirsiniz. Fenomenlerin ulaşmak istediği hedeflere birçok kişinin etkisi olduğu aşikâr.

Bir anda sosyal medyada karşımıza çıkıp ürün satmaya başlayan, paraların havada uçuştuğu videolar çeken, çocuklarını bile kullanmaktan geri kalmayan insanları gündem yapmamak, bir yerde suça ortak olmamak için kendimizi de aldatmamak gerekiyor.