Kendi gayreti ile başarıyı getiren Sultan Tepe’nin yaşam hikâyesi ise örnek olacak cinsten. Küçük yaşlardan itibaren azimle çalışan Tepe, günümüzde adından sıkça söz edilen bir tekstil kuruluşunun sahibi.
Birçok önemli kuruluşun da yönetiminde yer alarak kadının, iş hayatındaki yerini sağlamlaştırmayı hedefleyen Tekstilin Sultanı'nın öyküsünün detaylarını okuyup isteyince her şeyin mümkün olduğunu bir kere daha anlayabilirsiniz.
Doktor olmak isterken kendini bambaşka bir meslekte bulan Sultan Tepe’nin gençlik yılları
Niğde’nin bir köyünde doğan Sultan Tepe, köyün ilk okuyan çocuklarından biri. Annesi ve babası kız çocuğu okuttuğu için eleştirilere maruz kalsa da başarılı olmak kendisine o yıllarda aşılanıyor.
Tepe, liseyi İstanbul’da Hababam Sınıfı’nın da çekildiği Çamlıca Kız Lisesi’nde yatılı olarak okuyor. Yatılı okumak ve ailesinden ayrı kalmak zor olsa da eğitim hayatından vazgeçmiyor. Devlet tarafından özel hocalarla ekstra eğitim verilen 10 öğrenciden biri olan Tepe, üniversite tercihlerinin hepsine tıp yazıyor. En sona yazdığı tercih oluyor ve ODTÜ Elektrik ve Elektronik Mühendisliği bölümünü kazanıyor.
Aslında bu bölüm onun hayatını yeniden yazıyor. Üniversite üçüncü sınıfta Ereğli Demir Çelik Fabrikası’na düzenlenen gezide başarılı Türk kadını, üretim ve sanayiden oldukça etkileniyor. İlk defa üretim hattı görüp hayatını bu yönde ilerletmeye o gün karar veriyor.
Tepe, mezun olunca proses kontrolcü olarak işe başlıyor. Hem otomasyon işleri yapıp hem de sektörü takip eden başarılı girişimci, 28 yalında Yayla Makarna Fabrikası’nda müdür olarak işe başlıyor. Bu iş sayesinde aslında hem yöneticilik hem de işletme ile ilgili tecrübe kazanıyor.
Sanayi hayalleri hangi işle başlıyor dersiniz? Kot kırpıntısı.
Sultan Tepe ve Ressam Hasan Tepe evlendikten sonra iş hayatındaki güçlerini birleştiriyorlar. Fabrika müdürü olarak çalıştığı dönemde “Ne ihraç edebiliriz?” diye düşünüp İhracatı Geliştirme Merkezinden gelen talepleri takip ediyor. İngiliz bir müşterinin “klips” istediğini görüp 3-4 tane yolluyorlar.
Ancak görüyorlar ki müşteri klips derken “kot kırpıntısı”nı kastediyor. Tekstil atığı olarak da bilinen bu kot kırpıntıları, Mercedes ve Audi arabalarının ön ve arkasındaki keçeler için kullanılıyor. İstenilen numuneyi bulup gönderiyorlar ve müşteri, numuneyi beğenip 20 ton sipariş veriyor, parasını da gönderiyor.
Tepar, kot kırpıntısı ihtiyacını karşılamak amacıyla kuruluyor.
Sultan Tepe ve eşi, kot kırpıntısını ihraç etmeye devam etmek için Tepar şirketini 1992 yılında kuruyor. Kot kırpıntısının yanı sıra Tepar’ın ihracat ürünleri arasına pamuk ve tekstil elyafları gibi başka ürünler de giriyor.
Hasan Tepe’nin yurt dışına gidip yaptığı araştırmalar sonucunda görüyorlar ki bu ürünler, çek karneleri ve pasaport gibi değerli kâğıtta kullanılan pamuk selülozunda değerlendiriliyor.
Tepar, kısa zamanda Avrupa’daki birçok üretim fabrikasının tedarikçisi oluyor. Tepar, bu süreçte telefi ihraç eden ilk firma olma ünvanını da kazanıyor. Türkiye’nin telef ihracat kalemini büyüten Tepar, tekstilde teleflerin istendiği şirket hâline geliyor.
Üretime geçme zamanı geliyor.
[TIKTOK-STREAM:https://www.tiktok.com/@storyboxweb/video/7291669798105222405][/TIKTOK-STREAM]
Sultan Tepe, bu dönemde müdürlük yaptığı fabrikadan ayrılıyor ve Tepar’ı da Ankara’dan İstanbul’a taşıyorlar. Süreç içerisinde 20’e yakın telef ihraç eden kuruluşun kurulup kâr marjlarının azalması üzerine Tepar, telef ihracatından çıkarak nitelikli filament iplik işine giriyor.
Üreticiler, Tepar araya girip satış yapmasın diye terminleri uzatmasının üzerine Tekstilin Sultanı ve eşi, 1 milyon dolar yatırımla ilk makinelerini alıyorlar ve üretime adım atıyorlar.
Tepar, askeriyenin iplik ihracatını karşılamaya başlıyor.
Yurt dışına katıldıkları fuarlarda “teknik tekstil” ürünlerini gören Tepe çifti, yatırımlarını bu yönde yapıyor ve ilk ürettikleri iplikler, yüksek dayanma gücüne sahip oluyor. Bu iplikle de askeriye ile çalışmaya başlıyorlar. Ürettikleri filament iplikler, sıcak tutan veya ateşe dayanıklı kumaşların kullanıldığı askerî ürünlerde kullanılıyor.
Tepar’dan önce Türk ordusunda kullanılan ürünlerin iplikleri ithal edilirken Tepar, üretimi ile pazarın yüzde 80’ine hâkim oluyor. Türkiye’de üretilmesi de ithal edilen fiyatın yarısına imal edilmesine olanak sağladığı için alıcıların da aslında istediği an alabilmesine olanak tanınıyor.
Tepe: Önemli olan yapılmayanı yapmak ve teknolojiyi kullanmak.
Tepe, yapılmayanı nitelikli olarak yapmanın başarıyı kendilerine getirdiğine inanıyor. Tepar; geç tutuşan, nem transferi yapan, sıcak tutan, yanmayan, nefes alabilen dış mekân tekstilleri, otomotiv tekstili, ev tekstili, spor kıyafetler, balistik ve performans giysilerde kullanılan ipliklerle tekstil sektörüne hizmet veriyor.
Sultan Tepe, çeşitli ürünleri ile çok sayıda patentin sahibi de oluyor. Bir otomobilde 13 kilograma yakın tekstil malzemesi kullanılması, depreme dayanıklılığın arttırılmasından yalıtıma kadar birçok yerde ateşe dayanıklılık gerektiren özel tekstil ürünlerinin gerekli olması da Tepar’ın ürün gamını genişletiyor.
Sektöründe teknoloji şirketi olarak anılan Tepar, otomotiv ve inşaat sektöründen savunma sanayisine kadar pek çok alanda iplik ve kumaş üreterek 2022 yılını 20 milyon ciro ile tamamlıyor.
Sultan Tepe, sadece sanayide değil sivil toplum kuruluşlarında da aktif rol oynuyor.
Sultan Tepe, kadının yönetim kurulu ve işletmelerin her bölümünde yüzde 50 oranında yer alması gerektiğine inanıyor ve şirketinde de buna önem veriyor. Hamile veya çocuklu kadınların yaşayabileceği sorunları anlayarak buna göre daha anlayışlı olmaya çalışıyor.
Türkiye'nin en güçlü kadınlarından biri olan "Tekstilin Sultanı", kadının şirketlerin yanı sıra STK’lerde yer almasının da önemli olduğunu bilerek birçok kurumda aktif rol oynuyor. Şu anda Tepe; İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyeliği, İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyeliği ve Türkiye İhracatçılar Meclisi Kadın Konseyi Başkan Yardımcılığında görev alıyor.
Başarı hikâyeleri ile öne çıkan diğer isimler: