Türkiye, Neden Dünyanın Hurda Gemiler Mezarlığı Oldu?

Türkiye, gemi geri dönüşüm endüstrisinde dünyada dördüncü ülke ve en büyük hurda çelik ithalatçılarından da biri. Bu sayılar, bazı açıdan bakınca başarı olarak kabul edilse de bazı açılardan da kıyamet. Her ne kadar yol geçen hanı bir ülke olsak da özellikle bu sektörün, Türkiye’de olmasının asıl sebebi ne?

São Paulo ismini hatırlıyor musunuz? Türkiye’ye getirilmesi planlanan ancak sonra kamuoyunun dikkatini çekerek iptal edilen gemiydi.

İzmir’deki Aliağa söküm tesisine getirilmesi düşünülen geminin iptal sebebi ise gemide bulunan asbest oranıydı. Tabii ki bunun gibi daha çok gemi vardı ama biz sadece bazılarını duyduk.

Gemi söküm işleminin risklerini detaylıca incelerken bu tesislerin neden Türkiye’de yer aldığını da mantığımıza daha iyi oturması açısından ele aldık. Bu sektörün, ekonomik katkılarının yanı sıra çevreye olan etkilerini de görünce ne diyeceğinizi merak ediyoruz.

Gemi söküm sektöründe Türkiye’yi ayrıcalıklı kılan ne?

Türkiye’nin stratejik coğrafi konumu, öncelikli sebeplerden biri. Gemi sökümünde yer seçim kriterleri arasındaki, bölgenin denize kıyısı olması da zaten bunu karşılıyor. Akdeniz Bölgesi’nde gemi geri dönüşümü yapan tek ülke de Türkiye.

Ucuz iş gücü bulunması, söküm sektöründe gerekli olan altyapı da Türkiye’nin ayrıcalıklı olmasındaki diğer noktalar. Pazara yakın olma, 22 geri dönüşüm tesisinin aynı bölgede olması (İzmir Aliğa) ise Türkiye’yi bu sektörde dünyanın dördüncü ülkesi hâline getiriyor. Ayrıca sökümlerden elde edilen hurda demirin, çelik üretim tesislerine hemen aktarılması da bölge sayesinde mümkün oluyor.

Kıyılardan en etkili şekilde faydalanmak için oluşturulan gemi inşa tersanesi, gemi bakım-onarım tersanesi, yat-gezinti teknesi yapım ve gemi inşa yan sanayi tesislerinin yanı sıra gemi söküm endüstrisi de kullanılıyor.

Günümüzde gemi sökümü işini üstlenen ülkeler arasında Güney Asya, Hindistan, Pakistan, Çin, Bangladeş olduğunu da söyleyip bu sektörün ülkemizdeki etkilerini görelim.

Gemi söküm sektörünün can alıcı noktaları var.

“Can alıcı” tanımını, mecaz ve gerçek anlamda kullanmayı tercih ediyoruz çünkü ekonomiye ve sürdürülebilirliğe sağladığı çekici yanları olduğu gibi bu işin bir de işçiler, çevre üzerinde öldürücü özelliği var.

Geleneksel yöntemlerle üretilmek yerine geri dönüşümden çelik üretilmesi, karbondioksit salınımı ve enerji açısından bir kazanç sağlıyor.

Hurda gemisi sökümü ile yılda ortalama 250 bin ton çelik geri kazandırılıyor. Ekonomiye sağladığı kazanç ise en az 200 milyon dolar.

Ekonomik ömürleri dolmuş, korozyon sebebiyle fiziksel özellikleri zayıflamış, metal yorgunluğu riski taşıyan gemilerden kullanılabilir ekipmanın geri kazanılmasının olumsuz özellikleri ise bir hayli fazla.

Sektörde binlerce kişi istihdam edilirken onlarca kişi de sağlığından oluyor.

Gemi söküm sektörü, İSG (İş Sağlığı Güvenliği) risk seviyesine göre “çok tehlikeli iş" olarak tanımlanıyor. Bu yüzden de gerek alanda gerekse işçiler için sıkı önlem alınması lazım. Ancak durum her ne kadar dünya standartları gerektirse de sandığımız gibi değil.

İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) tarafından hazırlanan 2022 raporuna göre, 2013 ila 2022 yılının ilk yarısında, Aliağa’daki tüm sektörlerde en az 97 işçi hayatını kaybetmiş.

Gemi dönüşüm sektöründeki ölümlü kaza oranı ise Türkiye’nin ortalamasından daha yüksek. 2020 yılından bu yana da tesislerde çalışan en az 7 işçi ölmüş.

[VIAIMAGE][IMAGE:/images/editor/default/0004/24/0f646337146b94016a58510a2ac07fe56d4ea08d.jpeg][/IMAGE][VIA:Asbest][/VIA][/VIAIMAGE]

Bildiğiniz üzere asbest, en tehlikeli maddelerden biri ve işçi sağlığını ciddi anlamda tehdit eden toksik malzemelerden. São Paulo gemisinin geri gönderilmesinin sebeplerinden biri olan asbest, pek çok ülkede yasaklansa da bazı gemilerde mevcudiyetini koruyor. Son tahminlere göre de bu sayı yüzde 65’in üzerinde.

Aliağa’da başta akciğer kanseri olmak üzere birçok kanser türü bildiriliyor. Söküm tesislerinde çalışan bir işçinin ifadesi ise şöyle: Akciğer kanserinden ölen işçiler var. Birçoğumuz durumu kabullenmiş durumdayız. Birçoğumuz nasıl olsa kanserden öleceğim diyor.

Bir başka işçi ise vermiş olduğu bir röportajda, koruyucu kıyafetleri sadece fotoğraf çektirirken kullandıklarını, sonrasında normal kıyafetlerle çalışmaya devam ettiklerini söylüyor.

Türkiye’de Gemi Geri Dönüşümü adlı raporda dikkat çeken çok başlık var.

Aralık 2023’te Brüksel merkezli NGO Shipbreaking Platformu, Türkiye’de Gemi Geri Dönüşümü raporu yayımladı. Çevre kirliliği, bölgenin erozyona uğraması, morfolojik yapının bozulması gibi pek çok başlık arasından öne çıkanlar:

  • Son 10 yılda 1505 geminin sökülmesi ile 10 milyon 813 bin gros tonluk sağlığa zararlı atık ortaya çıktı.
  • Tesislerin izin süreçlerinden ve gemilerin ithal edilmesinden başlayarak gemi geri dönüşüm sürecinin her aşamasında ilgili mevzuatta boşluklar var. Bu boşluklar, sökümün gerçekleşmesinden çelik hurdaların işlenmesine ve tehlikeli atıkların bertaraf edilmesine kadar pek çok aşamada ortaya çıkıyor.
  • Tesislerin çevre lisansı ve ÇED sürecinden muaf olması sonucu çevresel denetim boşluğu oluşması sebebiyle kriterlerin nasıl kontrol edildiği açık değil.
  • Aliağa’da havadaki partikül madde ve ağır metal kirliliği en yoğun olarak gemi geri dönüşüm bölgesinde görülüyor.
  • Yüksek kirlilik seviyelerine neden olan faktörler arasında; yetersiz drenaj sistemleri, uygun bir atık su arıtma sisteminin ve seperatörün bulunmaması, kabloların yakılması bulunuyor.
  • Mekânsal analizde, gemilerin ve platformların karaya çekilmesinden, dolgu çalışmalarından kaynaklı morfolojik değişikliklere işaret eden renk ve ton farklılıkları var.
  • Atıkların yüzde 10’u paketlenip toplanırken geri kalanlar bir yere gömülüyor, yakıyor ya da denize dökülüyor.
  • İşçiler, asbest sökmede yeterli eğitimi almıyor ve işçi sağlığı doğrudan etkileniyor.
  • Bazı tesislerde işçilere, koruyucu ekipman ve kıyafet sağlanmıyor. Güvenlik önlemleri ve teknikler ise genellikle yetersiz kalıyor. Bunlar da önlenebilir kazalara yol açıyor.

Ne yapılması gerekiyor?

Mevzuattaki açıklardan kaynaklı birçok sorunu gördük. Bu yüzden de var olan potansiyelin etkili şekilde kullanılması için kapsamlı düzenlemeler yapılması gerektiği gibi yaptırımlar da getirilebilir olmalı. Vizyon tabii ki burada da şart.

Tüm bu düzenlemeler, işçi sağlığı için de geçerli olup kazaların ve meslek hastalıklarının derinliklerine inmek gerekiyor. Bu da iş güvenliğinin çalışmalarına ihtiyaç var demek.

Kazaların ve meslek hastalıklarının kökündeki nedenlerini belirlemek için derinlemesine iş güvenliği ve mesleki izleme çalışmalarına ihtiyaç var.

Atılması gereken önemli adımlardan biri de kuru havuzlar oluyor. Yükselen deniz seviyesi de göz önüne alınarak yapılması gereken kuru havuzlar sayesinde söküm sırasındaki kontaminasyon ve sızıntı da engellenmiş olacak. Tabii bunun için de yatırım şart.

Adana'daki geri dönüşüm tesislerine, yurt dışından getirilen çöpleri de düşünülünce, çöplükte dünyanın arka bahçesi gibiyiz. Tüm bunlar için yapılacak çok şey var ama pek bir şey yapan yok ve bunun ceremesini hem doğa hem de işçiler çekiyor.

Kaynaklar: NGO Shipbreaking Platform, Dergipark, T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, İzmir Kalkınma Ajansı, GİDB Dergi, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, Yeni Arayış, Gazete Oksijen, Gezegen 24

İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: