1904 senesinin Noel’inde, yamyamlarla dolu bir adaya, batan gemiden geriye kalan bir adam geldi. Ada sakinleri için yemek, ayaklarına gelmişti bir nevi. Adam, ne kadar güçlü olursa olsun onlarla başa çıkamazdı.
Sonrasında başına gelenler ise tüm hayatının seyrini değiştirecekti. Bir denizciyken, yamyam adasının kralı olacaktı. Tüm bu olaylar nasıl gelişmişti?
İlk olarak maceracı denizcimiz Carl Emil Pettersson’ın hayatına bir göz atalım.
Altı çocuklu ailenin oğullarından biri olarak dünyaya gelen Carl, babasının ailesini terk etmesi üzerine, 1892 yıllarında henüz on yedi yaşındayken kendini denizlere verdi. Daha sonra 1898’de, Yeni Gine’nin Bismarck Takımadaları’nda, Alman ticaret şirketi Neuguinea Compagnie’de çalışmaya başladı.
İşte başına gelecek tüm o fantastik olaylar, çalıştığı yer vasıtasıyla bulunduğu gemide alevlenecekti. Carl nereden bilebilirdi ki yamyamlarla dolu bir adanın kralı olabileceğini?
Denizci, Sidney’e doğru yola çıkan bir yük gemisindeydi.
Carl’ın bulunduğu gemi; 1904 senesinin Noel’inde, Pasifik Okyanusu’ndaki Tabar Adası açıklarındayken battı. Denizci, bir köyün yakınında karaya çıkmayı başardı ve çevresi, adalı halk tarafından kuşatıldı. Adalı halk dediğimiz insanlar, yamyamdı.
Carl, oldukça güçlü biri olmasına rağmen onlara rakip olamazdı. Yamyamlar, adamı Lamry adındaki krallarına götürdüler ve kralın kızı ona âşık oldu.
Kralla görüşmesi sırasında Carl da ona bir şans verirlerse adaya büyük bir zenginlik getirebileceğini söylemişti. İsveç’te aldığı eğitim sayesinde onların ihtiyaçlarını giderebilirdi.
Denizci, azat edildi ve ada için bir şeyler yapmaya çalıştı.
Carl, çalışan bir telefon ağı kurmayı ve bir buhar makinesi yapmayı denedi ama başarısız oldu. Mühendislik konusunda işler istediği gibi gitmeyince botaniğe yöneldi ve güzel bir Hindistan cevizi salkımı ortaya çıkardı. Kendi Hindistan cevizi tarlasını kurmuştu.
Bu durum, Kral Lamry’nin hoşuna gitmişti. Kralın kızı Prenses Singdo ile Carl, 1907 senesinde evlendiler ve dokuz çocukları oldu.
Daha sonra Lamry hayatını kaybettiğinde kral, Carl oldu ve “Güçlü Charley” olarak adlandırıldı. Ada halkı onu seviyordu ve saygı duyuyordu.
Prenses Singdo, 1921 yılında lohusa ateşi sebebiyle vefat etti. Carl ise yeni bir eş bulma umuduyla İsveç'e gitti ve başka bir kadınla adaya geri döndü.
Vaatlerinin bir kısmını yerine getirdikten sonra hayata gözlerini yumdu.
Carl, krallık döneminde, yakınlardaki Simberi adasında bir altın yatağı keşfetti. Böylece Tabar’a zenginlik getirme sözünü tutmuş oldu. Bugün Tabar Adaları, dünyanın en büyük altın yataklarından birine sahip.
Carl’ın macera dolu hikâyesi, 1937 yılında Sidney’de kalp krizi geçirerek son buldu. Hayatı, gördüğünüz üzere bugün hâlâ konuşulan bir öykü olarak aktarılmaya devam ediyor.
Popüler kültürde Carl Emil Pettersson:
Pippi Longstocking (Pippi Uzunçorap) adlı çocuk dizisinde yer alan Pippi’nin babası Ephraim Longstocking, Carl’dan ilham alınarak yaratıldı.
İlgiyle okuyacağınız diğer içeriklerimiz: