Çoğu Kişiye Göre Türk Futbol Tarihinin En Önemli Maçının Hikâyesini Biliyor musunuz?

Simon Cuper'in "Football Against the Enemy" adlı kitabının ismi "Futbol Asla Sadece Futbol Değildir" olarak çevrilmiştir ve bu laf sık sık kullanılır. Ülkemizin tarihindeki belki de en önemli maçı ise en iyi özetleyen söz; ironik şekilde, bir İngiliz efsanesi olan Bill Shankley'nin "Futbol bir ölüm kalım meselesi değildir, ondan çok daha fazlasıdır." sözüdür. İşte bu, o maçın hikâyesidir.

Çoraplarını dizlerine kadar çekmiş, ellerini birbirlerine ovuşturarak maçın heyecanını bastırmaya çalışıyordu. Bir yandan takım arkadaşlarının maç öncesi konuşmalarını dinliyor, bir yandan da sürekli formasını düzeltiyordu. Kolay değildi, ülkenin en önemli maçında kaleye geçecekti. Bazılarına göre yüzyılın maçında

Kenan Bey, İstanbul Ligi'nde şampiyon olan Fenerbahçe'nin kaleciliğini yapmış, hatta o sezonu tek bir gol dâhi yemeden tamamlamayı başarmıştı. Sonrasında ise Papazın Çayırı'na veda edip, takım arkadaşları ile birlikte Anadolu'ya geçmişti. İyi eğitimliydi ve doktorluğu vardı. Sakarya Cephesi'nde subay olarak görev almıştı. 

İşte şimdi de Konya Akşehir'deydi. Mustafa Kemal Paşa bir maç tertip etmişti ve şimdiki rütbesiyle Albay Kenan Bey, milli takım denilebilecek iki takım karşı karşıya gelirken kadrodaydı: Cephe Karargâhı Futbol Takımı ile Kolordular Karması maçında takımlardan birinin kalesini koruyacaktı, hangisi olacağı önemsizdi.

Aylardır vatanın her bir karış toprağını cansiperane savunduktan sonra şurada üç tane direkti kale dediğin, ne kadar zor olabilirdi? Ama heyecanlıydı işte Kenan Bey; maçtan dolayı değil, maç esnasında olacaklardan dolayı…

28 Temmuz 1922 günü oynanacak olan o maça tüm komutanlar da davet edilmişti.

Mustafa Kemal Paşa, şimdiye kadar hep savunma yapan Türk ordusunu hücuma geçirmek için çalışmalarına başlamıştı. Bu çakır gözlü adam, düşmanın zihnini avucunun içi gibi biliyordu.

Anadolu, Yunan ve İngiliz muhbirlerinden geçilmiyordu. Bu casuslardan bilgi saklamak için komutanların toplanmasının dikkat çekmemesi gerekiyordu. Bu yüzden de Akşehir'de bu maç tertip edilmişti. 

Derviş Bey konağının arkasındaki boş alanda takımlar sahaya çıkmıştı.

İki takım oyuncuları da canlarını dişlerine takarak mücadele ediyordu, siperlerde vatan için ettikleri gibi; sonuçta bu maçta da asıl kazanan vatan olacaktı. Mustafa Kemal Paşa da komutanlarla görüşmelerini gizli kapaklı yapmaya başlamıştı. 

Orduların kendi içlerinde moral amaçlı böyle aktiviteler düzenlemesi alışılmadık bir şey değildi. Öte yandan cephenin hemen gerisinde pek maç oynanmazdı, ordular böyle bir şey yapacaklarsa bunu dinlenme dönemlerinde yaparlardı.

Maçtan dolayı muhbirler, Türk ordusunun bir süre çatışmaya girmeyeceğini düşünüyordu. Savaştan bıkmış olan Yunanlılar ve İngilizler de bu fırsattan istifade dinlenebileceklerini düşünüyorlardı. Belki de gelecek senenin baharına kadar çatışma olmayacaktı. 

Sahada mücadele devam ederken Mustafa Kemal de görüşmelere devam ediyordu.

Komutanlar ile birlikte planlarını konuşmaya başlamış, bir yandan da ordunun moralini toparlamıştı. Yoksa ordunun durumu o kadar da parlak değildi, cepheden kaçanlar ve maddi imkânsızlıklar orduyu cephenin gerisinde vuruyordu. 

Karşılaşma 2-2 sona erdi. Karşılaşma sonrasında da oyuncular, Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları ile yemek yemek üzere toplandı; oradaki isimlerden biri de elbette Kenan Bey idi.

Mustafa Kemal Paşa ne zaman yemekte planlarını anlatmaya başladı, Kenan Bey maçta bile duymadığı bir heyecana kapıldığını hissetti. Paşa'nın hedefi taarruz yapmaktı, maç da bir göz boyama çalışmasıydı.

Komutanlarla hızlıca planlarını paylaştı, savaşın nasıl geçeceğine dair fikir teatrisi gerçekleştirdiler.

Atatürk yıllar sonra bu günü Nutuk'ta anlatırken, “28 Temmuz 1922 günü öğleden sonra yaptırılan bir futbol maçını görmeleri ileri sürülerek, ordu komutanları ve birtakım kolordu komutanları Akşehir’e çağrıldı. 28/29 Temmuz gecesi, komutanlarla genel olarak saldırı konusunda görüştüm.” ifadelerini kullanacaktı. 

Herkes Akşehir'deki maçı izlerken Afyon'da ise büyük bir gizlilikle ordu, hazırlıklarına devam ediyordu. Maçın ardından gizli kapaklı Afyon'a geçmişti Mustafa Kemal Paşa.

Yunan ordusu ise artık bir saldırı beklemiyordu. Öyle ki Yunan komutanlar 25 Ağustos'ta bir davete katılmış, alkolü de biraz fazla kaçırmışlardı. Kocatepe'nin sırtlarında 26 Ağustos 1922'de, sabah saat 05.30'da, tarihe geçen o emir geldi: "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" 

Bir topun gölgesinde saklanan taarruz, ilk önce topçuların atışıyla başlayacak ve bağımsızlıkta sonuçlanacaktı. Tarihimizin belki de en önemli maçını vatan kazanmıştı. 

Kaynak: Nutuk

İlginizi çekebilecek diğer içerikler: