Şüphesiz ki beklemek, günümüz çağında en nefret ettiğimiz şeylerden biri. Market kasalarında bekliyoruz, bankamatik sırasında bekliyoruz, kafelerdeki tuvalet sıralarında bekliyoruz ve içeriğimizin konusu olan uçak kuyruklarında bekliyoruz.
Hatta belki de aralarından en sinir bozucu olan, uçağa binerken beklediğimiz kuyruk olabilir. Koltuğuna tam 5 sıra kalmıştır, biri el bagajını baş üstü dolabına yerleştirmeye çalışır, öyle ittirir olmaz, böyle çevirir olmaz, yukarı kaldırılan her çantada ömründen ömür gider. Bunca yıldır buna nasıl bi çözüm bulunamaz ya? Aslında var fakat kullanılmıyor.
Standartlaşmış birkaç biniş yöntemi var.
Arkadan öne biniş yönteminde yolcular, ön sıralarda oturanların ilerlemesini engellemeden hızla yerlerine otururlar. Ancak tabii ki gerçek dünyada işler bu şekilde yürümez ve herkesin, koltuğunu bulup bagajlarını yerleştirmesi beklemeye sebep olur.
Fark ettiyseniz bizim ülkemizde genellikle bu yöntem kullanılmıyor. En iyi ihtimalle, hem arka hem ön kapı açılıyor ve koltuk numaramıza göre kapılara yöneliyoruz. Ya da sıraya geçmeden önce görevli “Koltuk numarası 40’a kadar olanlar sıraya geçebilir!” diye sesleniyor ve oluşacak kargaşa bir nebze önleniyor.
Ortalama büyüklükte, tek koridorlu uçağa binme süresi neredeyse 25 dakika sürüyor. Bu süreyi kısaltmak için neler yapılabilir?
[GIPHY:DSRfzqUf3ei8gk7syC][/GIPHY]
Bazı hava yolları, yolcuları koltuk numaralarına göre sıraya sokuyor. Elbette bu, karman çorman bir sıradan çok daha etkili oluyor. “Rastgele” yöntemde ise yolculara atanmış koltuklar olmuyor ve “ilk gelen kazanır” esasına göre bir koltuk veriliyor.
Başka bir yöntemde ise yolcular; pencere kenarı, orta ve koridor olmak üzere gruplanıyor. Önce pencere kenarındaki yolcular biniyor ve koltuklarına yerleşiyor, daha sonra yanlarına orta koltuktakiler geliyor, en sonunda koridor kenarı oturuyor ve uçağa biniş tamamlanıyor.
Ancak tüm bu yöntemlerde bile yine yolcuların bir kısmı memnun olmaz. Biniş kartında, uçağa binecek en son grupta olduğunu gören yolcunun hayal kırıklığını düşünün…
Hava yollarının bu yöntemleri kullanmamasının ardında yatan sebeplerden biri, para.
[GIPHY:8YaxlKEUj1Bvq4asfa][/GIPHY]
Akaryakıt fiyatlarının artmasına karşılık hava yolları, bagajlar için ekstra ücret talep etmeye başladı ve bu da yolcuları daha küçük, hafif ve uçağa sığan el bagajlarına yöneltti. Bagajlar arttıkça bekleme süreleri de arttı hâliyle.
Ayrıca “birinci sınıf” bölümünde uçan yolcular, sırf diğer yolculardan ayrıcalıkları olsun diye 40 dakikalık bir uçuşa bile ekstra para ödüyorlar. Eh, sıradan insanlar gibi kuyrukta mı beklesinler canım? Fıtı fıtı koltuklarına yerleşiyorlar ve üstüne para verdikleri yolculuğun keyfini çıkarıyorlar. Böylece hava yolu şirketi de kazanmış oluyor.
Sanıyoruz ki biraz da umursamıyorlar.
Her şey teoride güzel gelir ancak pratiğe uygulama konusunda direnç ortaya çıkar. Her havaalanında uçağa biniş sürecinin kapsamlı bir şekilde yenilenmesi, lojistik yardım gerektirir.
Kısacası “kırılmadıysa tamir etmeyin” kafasıyla düşünüyor olabilirler ancak müşteri memnuniyetinin ne kadar önemli olduğunu unutuyor gibiler. Elbette bu etkili yöntemleri kullanan bazı hava yolları da yok değil.
Uçaklarla ilgili diğer içeriklerimize göz atmayı unutmayın: