Fransa, 1930’lardan 1990’ların başına kadar da arabalarda sarı ışığı zorunlu hâle getirmişti.
Şimdilerde de birçok arabada gördüğümüz far ve sis lambalarında görülen sarı ışığın etkilerine bakalım mı?
Sarı ışığın insan gözü üzerindeki etkisi, beyaz ışığa göre daha olumlu.
Sarı ışık, daha az parıltı ve daha düşük yansıma oranı sağlayarak gözlerin daha az yorulmasına ve sürüş sırasında daha net görüş elde edilmesine yardımcı oluyor. Özellikle yağmurlu, sisli veya karlı havalarda, beyaz ışık daha fazla yansıma ve dağılma yaparak görüşü zorlaştırabiliyor.
Sarı ışık ise tüm bu olumsuz etkileri en aza indirerek, yola odaklanmamızı kolaylaştırıyor.
Sarı ışığın dalga boyu da sürüşü etkiliyor.
Sarı ışığın dalga boyu, 560-590 nanometre arasında olup daha kısa dalga boylarına sahip beyaz ışığa göre hava molekülleri tarafından daha az saçılıyor. Bu özellik de sarı ışığın kötü hava koşullarında daha etkili olmasını sağlıyor.
Su damlacıkları ve toz parçacıkları tarafından daha az dağıtıldığı için de sarı ışık, sürücünün önünü daha net görmesine yardımcı oluyor. Hâl böyle olunca da sürüş güvenliği açısından avantaj sağlanıyor.
Sarı ışık ne zamandır hayatımızda?
20. yüzyılın ortalarından itibaren özellikle Avrupa’da sarı farların standart hâle gelmesi de bu rengin benimsenmesine yol açtı. Girişte de belirttiğimiz gibi bu konuda en etkin ülke ise Fransa oldu.
Şimdilerde araba farlarında sarı ışık zorunlu olmasa da Avrupa ECE Yönetmeliğine göre seçici sarı dediğimiz bu renge, ön sis lambalarında izin veriliyor. Avrupa’da hâlihazırda bulunan sarı farlı arabaların yanı sıra Japonya, Yeni Zelanda ve Avrupa dışı bazı bölgelerde de sarı kullanımına devam ediliyor.
Beyaz ışığa neden geçildi?
Estetik görünümü ilk zamanlar daha çok tercih sebebi olsa da beyaz ışığın performansı da göz önünde bulunduruluyor. Seçici sarı ışığı oluşturmak için kullanılan filtreler, farların yoğunluğunu azaltırken beyaz ışıkta filtre olmadığından daha parlak hâle geliyor.
Sizin araba farında tercihiniz hangisi?
Bu içeriklerimize de göz atmak ister misiniz?: