1900’lü yılların başında inşa edilen Flatiron Binası, aslında mimarı Daniel Burnham'ın başka bir binada yaptığı hatadan ders çıkarmasıyla doğmuştu.
O günden bugüne hem gökdelen inşaatındaki anlayışı değiştirmiş hem de üçgen şeklindeki ikonik tasarımıyla New York’un silüetinde dikkat çekmeye devam etmişti.
İnşa edilmesinin ardından yıllarca çeşitli şekillerde kullanılmıştı.
Flatiron binası inşasından itibaren çeşitli ofisler, perakende mağazaları ve ticari alanlar olarak kullanılarak uzun yıllar boyunca, farklı şirketlere ve iş kollarına ev sahipliği yapmıştı.
Bu şekilde de New York'un önemli ticaret merkezlerinden biri olmuştu.
Yıllar içinde birçok kez el değiştirse de her mülkiyet değişikliğinin beraberinde getirdiği finansal ve diğer zorlukları aşan Flatiron Binası 2019 yılında bu zorluklarla baş edemeyerek kapılarını misafirlerine kapadı…
Peki bu ikonik bina neden yıllardır boş duruyor?
Ünlü Flatiron Binası'nın boş kalmasının en önemli nedenlerinden biri, aslında hak sahipleri arasındaki anlaşmazlıklar.
Binanın mülkiyeti birkaç farklı yatırımcı ve şirket arasında paylaşıldığından dolayı bu durum sahipler arasında, binanın nasıl yönetileceği ve gelecekte ne yapılacağı konusunda ciddi görüş ayrılıklarının gün yüzüne çıkmasına sebep olmuş.
Bazı hak sahipleri binanın modernize edilmesi gerektiğini savunurken, diğerleri yüksek maliyetler ve potansiyel riskler nedeniyle bu fikre karşı çıkması da bu yapıyla alakalı bir aksiyona geçilmesini engelliyor.
İşte bu ardı arkası kesilmeyen anlaşmazlıklar sebebiyle de söz konusu ikonik yapı yıllardır boş duruyor...
İlginç yapılarla ilgili ilginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: