Bahsettiğimiz kişi Madam Corinne’den başkası değil. İtalyan asıllı bir kadın olan Corinne, İstanbul’da kaldığı yıllar içinde Atatürk’e çeşitli mektuplar yazardı.
Aynı zamanda Ömer Lütfü Bey’in eşi olan Corinne, Atatürk için neden 19 gün hapis bile yatmıştı?
Takvimleri 19. Yüzyıla çevirelim.
Madam Corinne Lütfü, 1883’te İstanbul’da doğdu. Cenova’dan Türkiye’ye gelen İtalyan bir aileye mensuptu. Dedesi Gregoire, sarayda tercümanlık yaptığı için aileye Tergiman soyadı verilmişti. Babası ise Osmanlı hükûmeti için çalışan, Bahriye nezareti tercümanı Miralay Doktor Luigi’ydi. Tabii ilerleyen yıllarda Paşa unvanı alan Luigi’nin ismi de İsmet olarak değişecekti.
Anne tarafı da Mısır Hıdivlerine dayanan Adelaide Bedan Hanım’dı. Türk olmamalarına rağmen iki sülalesi de Türk ordusu için varıyla yoğuyla çalışmıştı.
Üç kardeşten biri olan Corinne, Paris’te konservatuvar eğitimi almıştı.
İtalyancanın yanında Türkçe ve Fransızcayı da ana dili gibi konuşurdu. Atatürk’ün de yakın arkadaşı olan Yüzbaşı Ömer Lütfü Bey ile 1910’da evlendiler. Atatürk ile tanışmaları bu sayede olmuş, uzun sürecek bir dostluğun da kapısı aralanmıştı.
1 Aralık 1912’de Atatürk, Gelibolu’ya hareket etmişti. 26 Ocak 1913'te Bulgar General Georgi Todorov'un komutasındaki 7. Piyade Tümeni ile Binbaşı Fethi Bey'in 27. Piyade Tümeni, Bolayır'da çarpıştı.
Bu çatışmada, Atatürk ve Nuri Conker liderliğindeki Türk birlikleri, General Stilian Georgiev Kovachev'in komutasındaki Bulgar 4. Ordusu'na karşı yenilgiye uğradı ve Yüzbaşı Ömer Lütfü gibi birçok kahraman şehit düştü.
Madam Corinne, eşinin şehit oluşuna derin bir üzüntü duymuştu.
Kendisine baş sağlığı dilemek için gelenler arasında Bolayır'dan İstanbul'a gelen Atatürk ve Nuri Conker de bulunuyordu. Bu dostlukları, Mustafa Kemal'in hükûmet tarafından Sofya Ataşemiliterliği'ne atanmasına kadar devam etti.
Nuri Conker, İstanbul’dayken sık sık Corinne’i ziyaret eder, uğramadığı günler ise Corinne'i meraklandırırdı. Mektuplaşmanın başlangıcı da bu meraklandığı günlerden biri sayesinde oldu. Mustafa Kemal'e, Nuri Conker'in kendisini ziyarete gelmediğini, iyi olup olmadığını yazdı.
Bu süreçte Atatürk, Corinne’den Fransızca dersler almaya da başladı.
Bu durum, ikilinin mektuplar üzerinden dostluk sürdürmesine sebep oldu. Atatürk’ün mektupları bazen Sofya’dan, bazen Kafkaslardan, bazen de Çanakkale’den ulaştı Corinne’e. Fransızca öğrenmek için başlayan mektuplaşmalar, ikili arasında sıkı bir dostluğu doğurmuştu. Henüz harf devrimi yapılmadan Latince yazılan mektuplar, Atatürk ve Corinne arasında resmen şifreliydi.
Savaşın ortasında olup biteni yazan Mustafa Kemal ve işgal altındaki İstanbul’da yaşayan Corinne; birbirlerine vaziyet hakkında bilgi verirlerdi.
İngiliz kuvvetleri de bu dostluktan haberdardı.
1919’da Samsun’a hareket etmeden önce Atatürk, Madam Corinne ve ailesini ziyaret etmişti. Bu durumdan haberdar olan İngilizler tarafından ev, baskına uğradı. Corinne, Atatürk'e yardım ettiği için ailesiyle işgal kuvvetleri tarafından tam 19 gün hücrede hapsedildi.
Çıktıkları anda ise İtalya’ya gitmeye karar verdiler. Bu karar, Atatürk ile bir daha hiç görüşemeyecekleri anlamına geliyordu. Millî Mücadele kazanılıp yurda dönülürken Corinne’e ait memlekette hiçbir şey kalmamıştı…
Atatürk, zaman zaman Madam Corinne’i çevresine tanıtmaktan da geri durmamıştı.
Zaman geçse bile hatırlarında hep o dostlukları, birbirlerine kattıkları şeyler kaldı. Ne yazık ki Corinne, 1941'de İstanbul’a dönebilmişti. Döndüğünde ise fikir arkadaşı, büyük dostu, sırdaşı Atatürk, aramızdan ayrılmıştı.
Ömrünün son yıllarını İstanbul’da geçiren Corinne de 1946’da hayata gözlerini yumdu. İkilinin arasındaki ilişkinin dostluktan öte olduğunu söyleyenler olsa da Corinne’in ailesi, ders ile başlayan mektuplaşmalarının giderek sıkı bir arkadaşlığa dönüştüğünü ifade etmişti.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: