Havacılık tarihinin başlangıcından bugüne kadar pek çok değişiklik yaşandı. Bunlardan birisi de aslında uçak kapılarıyla ilgili.
En başından beri kapıların koyu çizgilerle işaretlendiğini düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.
Uçaklarda yapılan düzenlemeler, yeni teknolojinin getirdiği avantajlardan ziyade güvenlik zorunluluğuyla da ilgili.
Havacılık tarihinde gerçekleşen kazalara bakınca aslında birçoğunun ihmalden ya da basit bir sebepten kaynaklandığını görüyoruz. Bunlardan çoğu uçak kapılarına dayanıyor.
Uçakların kapı bölmesi hep koyu renk değildi. Tamamen kamufle olan kapılar, meydana gelen kazalarda yükselen dumanlar arasında ayırt edilemiyor; pek çok insan da kurtarılamadığı için hayatını kaybediyordu.
Bundan dolayı gelişmiş bir güvenlik protokolü uygulandı.
1965 yılında ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), ticari uçaklarda yolcu, mürettebat ve acil çıkış kapılarının çevresini belirginleştirmek amacıyla kalın siyah çizgilerle çerçevelendirilmesini zorunlu hâle getirdi.
Avrupa'da da benzer adımlar atılarak, acil çıkışların ve kapıların fark edilebilirliği artırıldı.
Bu düzenlemeler, zaman içinde hava yolu şirketlerinin estetik tercihleriyle de bütünleşti.
[GIPHY:jjnkUcyWUI3hwcntCd][/GIPHY]
Günümüzde bu güvenlik önlemleri, uçakların genel tasarım estetiği ve hava yolu marka algısıyla uyumlu şekilde uygulanıyor. Kalın siyah çizgiler ve yüksek kontrastlı renkler, uçak tasarımlarının ayrılmaz bir parçası hâline geldi.
Ayrıca, kanat üzerindeki yön okları da acil durum tahliyeleri sırasında yolcuların güvenli bir şekilde uçağı terk edebilmeleri için önemli bir farkındalık unsuru taşıyor.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: