Her insanın kulak memesi aynı değil. Bundan dolayı bunun da bir gen faktörüyle ilişkili olduğunu düşünmemiz son derece doğal.
Ancak tek bir gen faktörüyle bu durumu açıklamamız söz konusu değil! Gelin anlatalım.
Kulak memesinin yapışıklığı, genetik çeşitliliğin ilginç bir örneğidir.
Bu özellik üzerine yapılan araştırmalar, genetik faktörlerin karmaşıklığını gözler önüne seriyor. Kulak memesi yapışıklığı, bireylerin genetik yapılarına göre değişiklik gösterebilen bir özelliktir ve bu özellik, sadece iki net duruma indirgenemez.
Konuyla ilgili düşülen bir yanılgıdan söz etmek gerekiyor. Kulak memesi ya tamamen ayrık ya da tamamen yapışık olmak zorunda değil. Bu iki uç arasında geniş bir varyasyon yelpazesi mevcut.
1920'lerin sonlarından itibaren yapılan araştırmalar, kulak memesinin yapışıklık derecesinin genetik olarak karmaşık bir özellik olduğunu ortaya koyuyor.
1934’te Quelprud, 1937’de Wiener, 1965 yılında ise Dutta ve Ganguly gibi bilim insanları, bu konuda önemli bulgular sundular. Bu araştırmalara göre, kulak memesinin yapışıklık miktarı, basit bir baskın ve resesif gen etkileşimiyle açıklanamıyor. Hatta 2009’da El Kollali, kulak memesi yapışıklığının değerlendirilmesinde kulağın açısının da önemli bir rol oynadığını gösterdi.
Kulak memesinin yapışıklığının genetik kalıtımı, birçok faktörün bir araya gelmesiyle oluşuyor. Ebeveynlerin kulak memesi tipi, çocuklarının kulak memesi tipini etkilese de bu etki kesin ve basit kurallarla açıklanamaz.
Çeşitli genetik etmenler devreye giriyor.
[GIPHY:LOikbNMOTwQd66Xu5s][/GIPHY]
Tamamen ayrık kulak memesine sahip ebeveynlerin çocuklarının %35'i aynı kulak memesine sahip olabilirken; tamamen yapışık kulak memesine sahip ebeveynlerin çocuklarının %29'u yapışık kulak memesine sahip olabilir. Annesi ayrık, babası yapışık kulak memesine sahip bireylerin çocuklarının ise %39'u ayrık kulak memesi gösterebilir.
Bu veriler, kulak memesinin yapışıklığının tek bir genle değil, çeşitli genetik etmenlerle kontrol edildiğini ortaya koyuyor. Genetik çeşitlilik, kulak memesi yapışıklığının sadece bir baskın ve resesif gen ilişkisiyle açıklanamayacağını, bunun yerine daha karmaşık bir genetik süreçler toplamı olduğunu gösteriyor.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: