Bilime Göre Hafızaya Attığımız Büyük Küçük Her Anı Beyin Hücrelerinin Düşmanı Olabilir! (İzlediğiniz Reels Videoları da Dahil)

Hafızanın güçlü olması sizce o kadar da iyi bir şey mi? Bilime göre pek de iyi bir şey değilmiş!

Hafıza, hem bir nimet hem de bir yük aslında. Anıların beyin hücreleriyle bütünleşerek depolandığı bu süreç, uzun vadede bazı bedelleri de beraberinde getiriyor.

Yani, hafızaya bir bilgi atacaksanız, önceden hafızanızda duran bazı bilgileri de gözden geçirmenizde fayda var.

Beynin hipokampüs bölgesindeki nöronlarda meydana gelen iltihaplanma ve DNA hasarı, bu bedellerin başında geliyor.

[GIPHY:ATcVKvJiN9pBbCi3n8][/GIPHY]

Konuyla ilgili gerçekleştirilen bir çalışma, hafızanın oluşum sürecinde yeni anılar oluşmadan önce mevcut yapının âdeta kırılması gereken kabuklar gibi, dikkatli bir şekilde yok edilmesi gerekiyor. Biraz kafa karıştırıcı gelebilir ama biraz daha açınca ne demek istediğimizi anlayacaksınız.

Sinir bilimci Jelena Radulovic, beyin nöronlarındaki iltihaplanmanın genellikle olumsuz sonuçlar doğurduğunu, Alzheimer ve Parkinson gibi nörolojik hastalıklarla ilişkilendirildiğini belirtiyor. Ancak bu yeni bulgular, hipokampal bölgedeki belirli nöronlarda yaşanan iltihaplanmanın, uzun vadeli anıların oluşumu için gerekli olduğunu gösteriyor.

Ekip, fareler üzerinde gerçekleştirdiği deneylerde, hafıza süreçlerini tetiklemek için kısa ve hafif elektrik şokları uyguladı.

Elde edilen bulgular, hipokampal nöronlarda iltihaplanma ile ilişkili Toll-Like Reseptör 9 (TLR9) yolunun aktivasyonunu ortaya koydu. Bu yol, sadece DNA hasarı gösteren nöron kümelerinde etkinleşiyor. Genellikle hızlı bir şekilde onarılan DNA kırılmaları dikkat çekti; hücre bölünmesi yerine nöronlar, hafıza oluşturucu kümeler hâlinde organize edildi.

Farelerde bu iltihabi düzenleme bir hafta sürdü ve sonrasında hafızayı depolayan nöronların, dış müdahalelere karşı daha dirençli olduğu gözlendi. Bu durum, anıların zamanla tamamen kilitlendiğini ve korunmaya alındığını gösteriyor.

İnsan beyninde de benzer bir mekanizmanın mevcut olabileceği düşünülüyor.

[GIPHY:JGz3DX6030tTIXFbPt][/GIPHY]

Radulovic, bu bulguların önemini vurgularken, sürekli bilgi akışı altında olan beyin için mevcut bilgilerin korunmasının ve yeni bilgilerin etkisinde kalmamasının kritik olduğunu belirtiyor. Farelerde TLR9 inflamatuar yolunun tıkandığı durumlarda, elektrik şoklarını hatırlama yeteneklerinin kaybolduğunu gözlemlemek de ilginç bir sonuç.

TLR9’un yokluğu, nörodejeneratif hastalıklarda görülenlerden farklı olarak daha ciddi DNA hasarına yol açmış.

Araştırmanın sonucuna göre, yeni hafızaların oluşumu sırasında beyin hücreleri belirli biyokimyasal ve genetik değişikliklere uğruyor. Bu süreçte, özellikle DNA'nın algılanmasında önemli olan TLR9 adlı bir yolak devreye giriyor. TLR9, DNA'ya karşı bağışıklık tepkisini tetikleyen bir reseptördür ve bu araştırmaya göre TLR9'un bellek oluşumu sırasında aktive olduğunu ve bunun nöral aktivite ile ilişkili olduğunu anlıyoruz.

Kaynaklar: Nature, Science Alert

İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: