Londra’da dediğimiz zaman akla gelen ilk şeylerden biri kırmızı. Telefon kulübeleri, posta kutuları ve otobüsler…
Ancak günümüzde Londra'nın dünyaca tanınan sembollerinden biri hâline gelen otobüslerin hepsinin kırmızı olmasının altında ilginç bir tarihsel sebep yatıyor.
Londra’da otobüsler ilk olarak atlarla çekilen araçlar şeklindeydi fakat 1800’lü yılların sonlarına doğru motorlu otobüsler yaygınlaşmaya başladı. O dönem Londra’da pek çok otobüs şirketi faaliyet gösteriyordu.
Bu şirketlerin her biri, yolcuların kendi otobüslerini daha kolay ayırt edebilmesi için farklı renkler kullanıyordu.
[GIPHY:VmFI4BDPrKygrendok][/GIPHY]
Ancak Londra’daki en büyük otobüs şirketlerinden biri olan London General Omnibus Company’nin (LGOC) hamlesiyle bu alışkanlık kökünden değişti.
LGOC, yıl 1907’yi gösterdiğinde tüm otobüslerini kırmızıya boyamaya karar verdi.
Bunu yaparak daha fazla dikkat çekmek ve rakiplerinden farklı olmak istiyordu. Kırmızı; dikkat çeken, fark edilmesi kolay bir renkti ve bu yöntemle başarılı da oldular. Şirket, Londra'nın dört bir yanına yayılan geniş bir ulaşım ağı kurmayı başardı.
1933' gelindiğinde, Londra’daki toplu taşıma sistemi Londra Belediyesinin kontrolü altına girdi.
Londra'daki otobüs ve tramvaylar da tek bir çatı altında toplandı. Hâlihazırda Londra’nın en büyük ulaşım ağına sahip LGOC’un kırmızı otobüs tercihi tüm otobüsler için bir standart hâline geldi.
Tabii ki zamanla bu kırmızı otobüsler, içeriğin başında da bahsettiğimiz gibi ikonikleşerek Londra’nın kimliğiyle bütünleşti ve turistlerin ilgi odağı oldu.
[GIPHY:rNb4VOXTo1LALjPiws][/GIPHY]
Bu içeriklere de göz atmayı unutmayın: