Psikoloji literatüründe yer alan, “The Effects of Romantic Love on Mentalizing Abilities” (Romantik Aşkın Zihinsel Yetenekler Üzerindeki Etkileri) isimli bir çalışma oldukça dikkat çekici sonuçlara ulaştı.
Araştırma, aşkın bireylerin zihinsel yetenekleri üzerindeki etkilerini deneysel olarak test etmeyi amaçlıyor.
Bulgulara geçmeden önce araştırmanın nasıl bir metodolojiye sahip olduğunu inceleyelim.
[GIPHY:3mqmpmlNWIHiujJ4iu][/GIPHY]
Araştırmaya, 23'ü erkek, 63'ü kadın olan ve yaşları 18 ile 51 arasında değişen 91 katılımcı dahil ediliyor.
Bu doğrultuda, aşk uyaranı olarak kişinin romantik partnerinin fotoğrafı ve nötr uyaran olarak kişinin arkadaşının fotoğrafı kullanılıyor ve katılımcıların çeşitli göz fotoğrafları kullanılarak söz konusu kişilerin duygusal durumlarını anlamaları isteniyor.
Bulgular ise, katılımcıların zihinsel becerilerinin romantik partnerlerine karşı daha fazla olduğu görülüyor.
[GIPHY:6NQHNhWLHPv0fvCujo][/GIPHY]
Katılımcıların romantik partnerlerinin fotoğraflarını gördükten sonraki zihinsel becerilerinin, arkadaşlarının fotoğraflarını gördükten sonra sergilediği zihinsel becerilere kıyasla belirgin bir artış gösterdiği görülüyor.
Ek olarak, bahsettiğimiz etkinin erkek katılımcılarda daha belirgin olduğu belirtiliyor.
Ayrıca, katılımcıların, aşk uyaranı sonrasında olumsuz duyguları daha iyi tanımlayabildikleri tespit ediliyor.
Erkek katılımcılarınsa, nötr uyarana (arkadaşların fotoğrafı) kıyasla aşk uyarısı sonrası olumsuz duyguları yorumlamada daha başarılı oldukları görülüyor.
Kadın katılımcılar zihinsel becerilerde erkeklere kıyasla daha iyi performans gösterse de aşkın erkeklerin becerilerini ciddi oranda arttırdığı görülüyor.
[GIPHY:4NXukfbT9UWu3cgBhn][/GIPHY]
Aşk uyaranının, özellikle erkeklerde olumsuz duyguları yorumlama yeteneğini önemli ölçüde arttırdığı tespit ediliyor.
Sonuç olarak, araştırmacılar, aşkın bireylerin zihinsel ve bilişsel süreçlerini olumlu yönde etkilediğini ve bu etkinin özellikle erkekler üzerinde daha belirgin olduğunu savunuyorlar.
Ek olarak, romantik ilişkilerin sadece duygusal bir bağ değil, aynı zamanda sosyal ve bilişsel işleyişimizi etkileyen önemli bir faktör olarak ele alınması gerektiğini bilimsel bir temelde kanıtlıyorlar.
Tabii her bilimsel araştırmada olduğu gibi bu araştırmanın da bazı kısıtları olabileceğini ve kendi örneklemi kapsamında genelleştirmenin doğru olacağını hatırlatarak içeriğimizi noktalayalım.
Bilimsel makalelerin ışığında kaleme aldığımız ilginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: