Aç Olmasak Bile Restoranlar Yaydıkları Kokularla Bizi Nasıl Baştan Çıkarıp Kendilerine Çekiyorlar?

Alışveriş merkezlerinin yemek katında ya da bir caddede gezerken burnunuza leziz bir patates kızartması kokusu ya da fırından yeni çıkmış sıcacık poğaçaların kokusu çarptı mı? Kendinizi kokuya doğru giderken bulduğunuzda yalnız olmadığınızı bilmelisiniz.

Zincir restoranlar, müşterileri içeri çekmek ve onları bir şeyler yemeye ikna etmek için yıllardır kokuların gücünü kullanıyor.

Bu, düşündüğümüzden çok daha akıllıca ve ustaca planlanmış bir strateji. Peki, gerçekten kokular bizi nasıl etkiliyor ve bu restoranlar bizi nasıl baştan çıkarıyor?

Kokuların gücü sandığınızdan daha etkili.

[GIPHY:hoplJSL8P4yG7R5H5A][/GIPHY]

Koku, beynimizin limbik sistemiyle doğrudan bağlantılı ve bu sistem; duygularımızı, anılarımızı ve hatta yeme isteğimizi kontrol ediyor.

Bu yüzden güzel bir koku duyduğumuzda hemen aklımıza o kokuyla ilgili hoş anılar geliyor ve bir anda canımız çekmeye başlıyor.

Taze pişmiş ekmeğin kokusu, birçok kişiyi çocukluğunda büyükannesinin mutfağında hissettirir ve bu nostalji, kişiyi o an bir şeyler yeme fikrine de ikna eder. Zincir restoranlar işte tam da bu noktada devreye giriyor.

Restoranlar kokuları bilinçli olarak kullanıyor.

[GIPHY:EFqASdjTuYLbRpC8ik][/GIPHY]

Zincir restoranlar, sadece lezzetli yemekler sunmanın ötesinde, koku stratejileriyle de müşterileri cezbediyor.

Fast-food devleri, etin ızgarada pişerken çıkardığı o çekici kokuyu özel havalandırma sistemleri ile restoran dışına veriyor. Yoldan geçen biri bu kokuyu aldığında, acıktığını hissediyor ve kendini bir anda restorana doğru giderken buluyor. Bu da oldukça etkili bir pazarlama stratejisi olarak karşımıza çıkıyor.

Benzer şekilde kahve zincirleri de sabah işe yetişmeye çalışan birini o hoş kahve kokusuyla yakalamayı hedefliyor. Taze çekilmiş kahvenin kokusunun da yorgunluğumuzu azaltacağını ve bizi motive edeceğini bildiğimizden o kokuya çekiliyoruz.

Aroma mühendisleri de var desek!

Kokuların doğru bir şekilde yönetilmesi tabii ki basit bir iş değil; bu noktada devreye aroma mühendisleri de giriyor. Belirli kokuların insan davranışları üzerindeki etkilerini inceliyorlar ve restoranlara en uygun kokuları sunuyorlar.

“Hangi saatte, hangi yoğunlukta bir koku kullanılmalı, hangi bölgede daha etkili olur?” gibi soruların cevapları bu uzmanlar tarafından belirleniyor.

Sabah saatlerinde daha yoğun kahve kokuları yayılırken, öğlen saatlerinde kızarmış et kokuları tercih ediliyor.

Stratejilerin sonu yok.

Zincir restoranların kokularla yaptığı bu ‘baştan çıkarma’, aslında müşteri psikolojisini anlamaya dayanıyor. İnsanlar, güzel kokan bir mekânda daha fazla zaman geçirme eğiliminde oluyor.

Üstelik bu strateji, sadece aç olanları değil, tok olanları bile harekete geçirebiliyor. Güzel bir koku, insanın canını çektiriyor ve bir anda kendinizi hiç aklınızda yokken tatlı sipariş ederken bulabiliyorsunuz.

Tüm bu bilgilerden sonra artık restoranların manipülasyonuna uğrarken bir daha düşünmenizde fayda var.

Kaynaklar: Atlas Obscura, Mad Mobile, Research Gate, Science Direct

Bunları da inceleyebilirsiniz: