1987 yılında Apple, kişisel bilgisayar kullanıcılarını büyüleyecek bir yeniliğe imza atmış ve HyperCard isimli yazılımı tanıtmıştı.
Bu yazılım, kullanıcılara hiçbir programlama bilgisine sahip olmadan kendi yazılımlarını yaratma imkânı sunuyordu.
HyperCard, insanların kendi araçlarını yaratabilmesini sağlayan döneminin oldukça ötesinde devrimsel sayılabilecek bir platformdu.
Vergi hesaplama araçlarından eğitim yazılımlarına, eğitim yazılımlarından müzik yaratma araçlarına kadar birçok çeşitli alanda kullanılabilen HyperCard, "yığınlar (stacks)" adı verilen bir kart sistemi üzerine kuruluydu.
Söz konusu sistemde kartlar birbirine bağlanabiliyordu ve buna ek olarak düğmeler, metin kutuları, görseller ve de seslerle zenginleştirilebiliyordu.
Yani 1987 yılı için oldukça ileri bir teknolojiydi.
Peki tüm bu çarpıcı özelliklerine rağmen, HyperCard neden başarılı olamadı?
HyperCard aslında benzersiz bir teknolojiydi ancak Apple tarafından net bir şekilde konumlandırılamamıştı.
Başka bir deyişle tüketiciler HyperCard’ın bir yazılım programlama aracı mı yoksa bir veri tabanı mı olduğu konusunda kafa karışıklığı yaşamıştı.
Apple, bu sorulara net bir yanıt verememişti ve bir nevi yazılımın çok yönlü doğası hedef kitlenin net bir şekilde tanımlanmasını zorlaştırmıştı.
Ek olarak Apple’ın desteğinin yetersiz olması da yazılımı, hem profesyonel programcılar hem de sıradan kullanıcılar için bir çeşit karmaşa hâline getirmişti.
İnternetin o yıllarda yükselişe geçiyor olması da Hypercard’ın önünü kesen bir diğer engeldi.
HyperCard, internetin henüz yaygın olmadığı bir dönemde ortaya çıkmıştı ve yerel bir sistem üzerine kuruluydu.
Yani kullanıcılar oluşturdukları yığınları sadece kendi cihazları üzerinde kullanabiliyordu.
1990’ların başında internet yaygınlaşmaya başlaması, HyperCard’ın bu sınırlamasını ciddi bir dezavantaj hâline getirdi.
Öyle ki HyperCard’ın mucidi Bill Atkinson, “HyperCard’ı ağ üzerinden bağlantılı bir hâle getirebilseydim, ilk web tarayıcısı olabilirdi.” gibi bir ifade kullandı.
Apple’ın bazı stratejik hataları da olmuştu.
Apple, HyperCard’a gerekli ilgiyi göstermemişti ve yazılımın geliştirilmesi için yeterli kaynak ayırmamıştı.
Hatta proje bir süre Apple’ın yan kuruluşu Claris’e devredildi ve burada da ne yazık ki diğer projelerin gölgesinde kaldı.
Güncellemeler yetersiz kalmıştı ve yazılım eski teknolojilere bağımlıydı.
Bu sebeple de HyperCard, hızla gelişen bilgisayar ve internet dünyasına ayak uyduramadı…
Apple, sonunda HyperCard’ı tamamen rafa kaldırdı ve bu yazılım 2004 yılında piyasadan tamamen çekildi.
Özetle, HyperCard her ne kadar başarısız bir yazılım olarak görülse de bilgisayar tarihine önemli bir miras bıraktı ve bugün popüler olan "no-code" araçlarının öncüsü oldu.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: