Uzay biliminde insanlığın ufku gittikçe açılmaya devam ediyor. Bir kum tanesinin üzerinde yaşadığımız evrende daha bize en yakın 8 gezegeni ve Plüton’u henüz yeni yeni keşfedebildik. Muazzam teknoloji atılımları gerektiren uzay teleskoplarımız bizden fersah fersah uzaktaki başka sistemlere ait gezegenlerin izine rastlasa da onlar hakkında detaylı bilgiye sahip olmak, uzun süren zahmetli çalışmalar gerektiriyor.
Bu yolda ter döken bilim insanları, yeni bir animasyon geliştirdiler. Plüton'un yörüngesi ötesinde var olan yabancı dünyaların sayısını ortaya koyan animasyon, güneş sistemimizin en dışında gizlenmiş bir kaç cüce gezegenin varlığını ortaya koyuyor.
Güneş sistemimiz, sekiz "kozmik üye"ye sahiptir ve sırasıyla şu şekildedir: Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün. Neptün'ün ardından birçok gök cismini görüngesinde dolaştıran cüce gezegen Plüton bulunuyor. Artık bir çok astronom, yapılan araştırmalar sayesinde Plüton’un bulunduğu Kuiper Kemeri olarak adlandırılan bölgede yaşam ihtimalinin bulunduğu binlerce gezegen olduğu kanısında.
Plüton'un ötesinde güneşimizi çevreleyen yabancı dünyaların sayısı, gerçekten binlerle ifade edilebilir. Beyaz yüzükler şeklinde gösterilen yörüngelerden her biri (hemen yukarıda), üzerinde bulunan bir gök cismini temsil ediyor. Yüzükler aynı zamanda -bildiğimiz 8 adet yörüngenin dışında- Plüton’unda dahil olduğu sayısız cüce gezegeni ifade ediyor.
Reddit platformunda paylaşılan görüntü, cüce gezegen adaylarının yörüngelerini ortaya koyarken, keşfedildikçe sayısı artan bu gök cisimleri hakkında daha çok fikir edinmemizi sağlıyor. Bu sürekli genişleyen büyüleyici liste California Teknoloji Entitüsü’ünde görev yaapn astronom Mike Brown tarafından çalışmada kullanılmak üzere sunulmuş. Mike Brown, aynı zamanda Plüton’dan %27 daha büyük olan gökyüzü nesnesi Eris'in keşfinin ardındaki adam. Bu keşiften sonra Plüton, gezegen konumundan cüce gezegen konumuna çekilmişti.
Aralarında; Plüton, Eris, Ceres, Makemake, Haumea ve 5 farklı cüce gezegen, Brown’un “kesinlik” kriterlerine uyuyor. Diğer bir deyişle, bu cisimler kuyruklu yıldızlar veya başka çeşitli uzay nesneleri değil. Şu ana kadar bu duruma uyan 850 tane cüce gezegen Brown tarafından kanıtlanmış durumda.
Aynı enstitüde astronom Konstantin Batygin ile birlikte çalışan Brown, söz konusu bölgede Neptün büyüklüğünde öyle cüce olarak algılanamayacak bir gezegen keşfetmek üzere olduklarını söylüyor. Bu gök cisminin adı ise Planet X olarak belirlenmiş. İkili Planet X’in her 15 bin yılda Güneş etrafındaki bir turu tamamladığını saptadı.
Doğrudan gözlemlenmeyen bu yabancı dünya, gezegenimizden yaklaşık 10 kat daha büyük bir kütleye sahip. Güneşten 2.8 milyar kilometre uzakta olan Neptün’ün yörüngesine kıyasla Planet X, 20 kat daha uzakta bulunuyor. Söz konusu yörüngeyi aşağıdaki resimde görebilirsiniz:
Sonuç olarak Plüton’un ötesinde Neptün büyüklüğünde yaşam barındırması mümkün olan bir gezgen olabileceği gibi Brown’a göre binlercesini daha keşfetmeye çok yakınız. Oldukça uzak yörüngelerde seyreden söz konusu gezegenleri şu an ki teknolojimizle görüntülemek oldukça zor. Varlığını bildiğimiz gezegenler hakkında zamanla daha ayrıntılı bilgi edineceğimizi söylüyor ikili. Ayrıca Brown, kemerde bulunan potansiyel cüce gezegenlerin yarısının şu an keşfetmenin imkansızlığından dem vuruyor. Yaklaşık 2000 farklı cüce gezegenin kemerde kendi yörüngelerini takip ettiklerini savunuyor.
Kuiper Kemerini keşfetmek, ayrıca birçok dünyayı keşfetmek demek:
Plüton'un meşhur fotoğrafını kaydetmeyi başaran New Horizons uzay aracı, ne yazık ki bu gezegenleri görüntüleme amacı taşımadığı ve çok uzaklarından geçtiği için, onların varlığından haberdar bile değil.
"Bu kadar çok şeyin var olması, araştırmaların geleceğinin çoğunlukla teleskoplara dayandığını gösteriyor” şeklinde konuşan ikili, yeni bir uzay aracı ile bölgeye ulaşmanın çok vakit alacağı kanaatinde. New Horizons uzay aracı bile Plüton'a yaklaşmak için yıllarca yol katetmişti.
Bilim insanları, bu ve benzeri kemerlerin üzerinde bulunan gök cisimlerini gezegen, cüce gezegen veya ay şeklinde isimlendirmek istemiyorlar. Bu durum, bölgenin diğer yörüngesel alanlara göre farklı nitelikler taşımasından kaynaklanıyor ve buradaki gezegenleri farklı bir şekilde isimlendirerek uzay biliminde yepyeni bir sayfa açmak üzereler.