Beynin yüzleri nasıl tanıdığına ve görüntüleri nasıl algıladığına yönelik yapılan çalışmalara bir yenisi daha eklendi.
Leicester Üniversitesi'nde sinir bilimci olan Profesör Rodrigo Quiroga, Guardian gazetesine, bu yöntemin sinir biliminde bir devrim olduğunu söylüyor. Kullanılan tekniğin sonuçları biraz ironik olsa da, beynin yüzleri nasıl tanıdığına ilişkin ciddi ipucuları sunuyor.
Bu konuda daha önce yapılmış araştırmalar kapsamında beynin, “büyükanne hücreleri” olarak bilinen bir bölümü kullandığı düşünülüyordu. Söz konusu hücreler, canlı varlıkların yüzleri hakkında bilgi depolayan bir birimi oluşturuyor. Ardından “yüz yaması” olarak adlandırılan bir başka nöron kümesinin de aynı görevi üstlendiği anlaşılmıştı. Bu bölgeler, beynin sahibi bir yüz gördüğünde aşırı derecede tepki gösteriyorlar. Bir teoiye göre bu bölgelerdeki hücreler, belirli yüz kimlikleri üzerine kodlanabiliyorlar.
Temel olarak bir yüzün görsel bilgisini sayısal değerler ve koordinatlar kümesine bölmenin, ardından nöronların atışını kaydetmenin ve de tüm bunları görsel verilere dökmenin artık bir yolu var gibi gözüküyor.
Çalışmanın genel hatları şu şekilde özetlenebilir: İnsan yüzlerine ilişkin gözler, alın ve ağız gibi 25 kritik nokta belirlenmiş ve bu bölgelerin beyinde nasıl görüntülendiği test edilmiş. Ardından bir ölçüm standardı geliştirilmiş.
İki erkek rhesus makatının beyinlerindeki "yüz yaması" bölgesi, insan yüzlerine en çok tepki veren bölge olarak göze çarpıyor. Ardından denek maymunlara insan yüzü fotoğrafları gösteriliyor ve bilim insanları nöronlardan gelen veriyi çözmek için sır gibi sakladıkları algoritmayı kullanıyorlar. Ortaya çıkan görüntüler ise gerçeğini mükemmel bir şekilde yansıtıyorlar. Böyle bir çalışma için hiçbir maymuna zarar verilmediğini açıklayan araştırmacıların yayımladığı sonuçları hemen aşağıda görebilirsiniz:
Bu araştırma, şimdilik sadece insan yüzlerinin fotoğraflarını kapsıyor. Bir maymunun ya da bir insanın gözü önünden geçen bütün nesneleri bir yazılıma kodlamak ve farklı ölçüm teknikleri oluşturmak ise epey zaman gerektiriyor. Ancak sinir bilimine yönelik yapılan bu keşif, beyinlerimizde oluşan imgelere yönelik en doğru sonuçları verecek gibi. Bunun gibi yöntemlerle görüntülerin dijital olarak haritalandırılması, beynimizi daha iyi anlamamızı sağlayacaktır.