Gazi Üniversitesi öğrencisi Evrim Mertin, 5 Ağustos tarihinde intihar etti. Ailesi ise Evrim’in son günlerde sürekli Mavi Balina isimli oyunu oynadığını ve bu oyundan itibaren davranışlarının değişmeye başladığını belirtti. İntihar etmesinde oyunun etkisinin olduğunu iddia eden aile, oyun ve sorumlular hakkında Ankara başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.
Mavi Balina’nın oyuncuları intihara sürüklediği iddiası yalnızca bu olayla sınırlı değil. Hatırlarsanız geçtiğimiz günlerde Almanya’da yaşayan 14 yaşındaki Furkan’ın da bu oyunu oynadıktan sonra intihar ettiği öğrenilmişti. Mertin’in ailesinin avukatı olan Mehtap Demirhan, oyunun gençleri intihara sürükleme mantığına dayandırıldığını iddia ederek savcılığa verdiği dilekçede şu ifadeleri kullandı:
“Oyun, oyuncularını intihara sürükleyen bir oyun olup, Mertin’in intihar olayından sonra müvekkiller tarafından yapılan bazı araştırmalar ile Mertin’in son zamanlarındaki hal ve hareketlerinin bu oyunlar sonucu oluştuğunu göstermektedir. Öyle ki bu oyun 50 günlük bir oyun olup, oyunculardan derin olmayacak şekliyle kol ve bacakların kesilmesi, verilen süre boyunca kimse ile görüşmemesi, vücuda zarar verici şeyler yapılması gibi şeyler istenilmekte ve en son gün ise intihar edilmesi istenilmektedir. Oyun yöneticisi oyuncudan, bu görevlerin yapıldığının ispat edilmesini istemekte ve bu nedenle bilgisayar kamerası kullanılmaktadır. Evrim Mertin’in bacaklarında jiletle oluşturulmuş kesiler mevcuttur. Boynunda iple sıkılmış gibi iz bırakmış kızarıklık oluşmuştur.”
Mavi Balina oyunu hakkında
Oyun, 50 gün boyunca gittikçe korkunç bir hale gelen toplam 50 görevden oluşuyor. Kendilerine zarar verecek davranışlardan korku filmleri izlemeye kadar görevlerin yer aldığı oyunun, görevini yerine getiremeyen oyunculara ‘o zaman öl, nasıl olsa yeniden doğacaksın’ şeklinde telkinde bulunduğu ifade ediliyor. Oyunla ilgili özellikle ABD, Almanya, Fransa ve İngiltere’deki okullar, ebeveynlere uyarılarda bulunmaya başladılar bile. Benzer uygulamanın en kısa sürede ülkemizde de başlamasını umuyoruz.