Tırnaklarımızda Oluşan Bu Beyaz Lekeler Ne Anlama Geliyor?

Her birimiz tırnaklarımızı açık pembe rengiyle görmeye alışsak da kimi zaman üzerlerindeki beyaz çizgi veya noktalar dikkatimizi bir hayli çeker ve düzenli aralıklarla bizi bunun üzerinde düşünmeye sevk eder: Bu beyazlıklar nereden çıktı?

Tırnaklarımızda birdenbire belirip, birkaç gün içinde yok olan; bazen ise sayısı gittikçe artan ve bir türlü geçmeyen bu beyaz lekelerin tek sebebi, yaygın bilinenin aksine yalnızca vitamin ve mineral eksikliği değil.

Çoğunlukla ciddi bir problem teşkil etmese de bu beyaz renkli çizgilerin veya noktaların hangi sebeplerle ortaya çıktığına bakalım.

Tırnaklarımızda anlam veremediğimiz bu beyaz lekelere, Leukonychia adı verilir.

Aslında bu beyazlıklar, 3 farklı tipte görülür. İlki, küçük beyaz noktalar şeklindeyken; diğeri, uzunlamasına çizgilerden oluşur. Bunların yanı sıra yatay ve oldukça uzun olan beyaz çizgilerle karşılaşmak da mümkün.

Bu rahatsızlığı, bir diğer yandan "gerçek Leukonychia" ve "görünür Leukonychia" şeklinde de ikiye ayırabiliriz. Tırnaklarımızda karşılaşığımız bu beyaz nokta veya çizgiler, eğer tırnaklarımızın hasar görmesi sonucu ortaya çıktıysa bu, gerçek Leukonychia’dır.

Hasarla oluşan bu durumda tırnaklarınıza baskı uyguladığınız zaman, gözle görülür beyaz alanlar herhangi bir şekilde etkilenmez ve değişime uğramaz. Ancak görünür Leukonychia, tırnağın altındaki yatağın olumsuz bir şekilde etkilenmesiyle ortaya çıkar. Basınç uyguladığımızda da bu beyazlıklar azalır veya kaybolur.

Leukonychia, türüne bağlı olarak çeşitli faktörler sebebiyle ortaya çıkabilir.

Örneğin tırnak plağının veya tırnağın büyüdüğü matris olarak bilinen bölgenin yaralanması, tırnağa bir hayli zarar verir. Bu tür yaralanmalar, genellikle çocuklarda görülür ve tırnaklarda görülen bariz beyazlıkların en ciddi sebebidir. 

Ayrıca tırnak yemek, yanlış manikür ve pedikür uygulamaları, günlük tırnak çarpmaları veya yaralanmaları bu rahatsız görüntüye sebebiyet verebilir. Çoğunlukla el parmaklarımızda ortaya çıktığı düşünülen lekeler, ayak parmaklarımızda da kendini gösterebilir ve bunun en temel sebebi, tırnaklarda baskıya neden olabilecek dar ayakkabılar tercih etmektir.

İlaçlar ve zehirlenmelerle devam edelim.

Tırnaklarımızın arsenik ve kurşun gibi ağır metallere yoğun bir şekilde maruz kalması, bir nevi tırnaklarımızın zehirlenmesine neden olur. Yine kanser hücrelerini öldürmek veya bölünmelerini durdurmak amaçlı alınan ilaçlar ve kemoterapi, bu beyazlıkların oluşumunda bir hayli rol oynar.

Yalnızca kansere yönelik ilaçlar değil; deri enfeksiyonları, idrar yolu enfeksiyonları ve septisemi gibi bakteriyel enfeksiyonlar için kullanılan ilaçlar da Leukonychia’yı tektikler. Yine özellikle ayak tırnaklarında ortaya çıkan mantarlar da bir tür enfeksiyon geliştirir ve tırnak yatağına yayılırsa beyaz leke ve noktalar kaçınılmaz hale gelir.

Bu beyazlıkların kalıtsal olma ihtimali de var!

Eğer tırnaklarınızdaki bu beyazlıklarla yalnızca kendinizde değil, ailenizin tamamında ya da çoğu ferdinde karşılaşıyorsanız bu rahatsızlığın kalıtsal olduğunu düşünmekte bir hayli haklısınız. 

Çünkü bu tarz bir durum, bir tür gen mutasyonundan kaynaklanır ve Leukonychia’nın en şiddetli halini görmek mümkündür. Yani tırnaklarınızın rengi tamamen bembeyaz bir renge bürünebilir.

Tüm bunların yanı sıra halk arasında yaygın olarak bahsedilen “mineral eksikliğinden o!” ifadesi de doğru bir iddiadır. Kalsiyum ve çinko eksikliği, beyaz leke ve çizgilerin oluşumunda bir hayli önemli rol oynar. 

Ayrıca nadir görülmekle birlikte; kalp hastalığı, akciğer iltihaplanması, böbrek yetmezliği, karaciğer sirozu, tiroit bezi rahatsızlıkları ve diyabet, Leukonychia gelişiminde etkili olabilir.

Peki bu beyazlıklardan nasıl kurtulabiliriz?

Aslında bu noktada en doğru cevabı elbette doktorunuz verecektir ancak şunu da belirtmek gerekir ki bu beyaz çizgi ve noktalara dair uygulanacak tedaviler, onların ortaya çıkış sebebine göre değişim gösterir.

Yine özellikle tırnaklarınızı alerjen ve sert kimyasallardan korumak ve bu beyazlıklar eğer basit tırnak darbelerinden kaynaklıysa, kendi kendini yok etmesini beklemek faydalı olacaktır.

Kaynaklar: Medical News Today, Health Line, Science Direct