Yeni Zelanda’daki bazı hayvan türleri, Avrupa yerleşimi yüzünden yok olacak. Ülkede daha önce yırtıcı hayvan olmadığından, kuşların çoğu uçma yeteneği olmadan gelişti. Batılı insanların gelmesiyle birlikte ülkeye fareler, kediler, köpekler geldi ve bu savunmasız kuşlar onlar için bir ziyafetti. Sayılarının azalmasıyla birlikte kivi kuşları korunma altına alınmış olsa da hala haftada 20 kuş ölüyor ve bu durum türün yakında yok olacağı anlamına geliyor.
2014 yılında Harvard mezunu genç bir bilim insanı, medyanın dikkatini çeken bir öneri yayınladı. CRISPR genetik mühendisliği tekniğini kullanarak doğal seleksiyonun tipik %50'lik kısmını geçersiz kılıp, kivi kuşlarını öldüren türleri kontrol altına almayı içeriyordu. Bu yılın başlarında Yeni Zelanda, tekniği kullanacağını duyurdu.
Daha önce Hawaii’deki kuşların, sivrisineklerin taşıdığı bir hastalık yüzünden ölmesini engellemek için, CRISPR tekniğinin olası sonuçları hakkında deneyler yapıldı. Dişi sivrisineklere enjekte edilen mutasyon türün bütün bireylerine geçti. Ancak birkaç kuşak sonrasında gen sürücüye karşı direnç oluşabilir ve deneylerde sivrisineklerin popülasyonu terk etmesi amaçlanırken geri tepip, istila ile sonuçlanabilir.
Yeni Zelanda'da gen sürücüsü, tüm yabani yırtıcıları 2050 yılına kadar yok etmek için hükümet tarafından duyurulan cesur bir planın parçası olarak görülüyor. Yeni Zelanda'daki CRISPR genetik mühendisliği ekibinin bir parçası olan Gemmell, erken araştırmanın daha güvenli bir gen sürücüsü geliştirmek için planlandığı gibi devam edebileceğini de belirtti. Gemmell, şimdilik bir sürücüyü konuşlandırma konusunda somut bir plan olmadığını ve yalnızca erken evre araştırmasının yıllar alabileceğini söyledi.
Peki, sizce doğal seçilimi ortadan kaldırıp türleri korumanın ne gibi sonuçları olacak?