İnsan, hayatı boyunca çok farklı gelişim evreleri gösterir ve her dönemde farklı düzeylerde fiziksel görünüme ve güce sahip olur. Elbette yeteneklerimizin ve yapabileceklerimizin bir sınırı olduğu gibi fiziksel ömrümüzün de bir sınırı vardır.
İnsanın yaşam süresindeki ortalama değer tarih boyunca artış gösterdi. Antik çağlarda 35-40 yaşına kadar yaşayan insan sayısı çok azdı. Artık bu rakamlar neredeyse ikiye katlandılar ve dünya nüfusu giderek yaşlanmaya başladı. Yeni yapılan bir çalışmanın ortaya koyduğu veriler ise insanoğlunun maksimum yaşam süresi sınırına ulaştığını gösteriyor.
Diğer bir değişle daha uzun yaşamak için geliştirilen formüller bir işe yaramayacaklar. Elde edilen verilere göre, yaş ve fiziksel kabiliyetlerimiz için maksimum genetik ve biyolojik sınıra ulaştık.
Yeni araştırma, kısa süre önce bilim camiasına yayın yapan çeşitli dergilere konu oldu. Çalışmanın arkasında ise Fransa’nın Paris kentinde bulunan Descartes Üniversite’nden Jean Toussait ve Adrien Marck isimli iki araştırmacı var. Açıklamarına göre maksimum yaşam süremiz, çok uzun vadeli evrimsel geçmişimizdeki parametrelere bağlı olarak arttı.
Diğer taraftan ortalama yaşam sürelerindeki artış insanların çevresel etmenleri düzenlemeleriyle de mümkün oldu. Artık mağaralardan çıkıp daha güvenli ortamlar olan, vahşi yaşamdan uzak şehirlerde yaşıyoruz. Bu da tehlikeleri azaltıyor ve genetik potansiyelimi açığa çıkartıyor. Fakat araştırmacılara göre o genetik potansiyelin de bir sınırı var ve bizler o sınıra çoktan ulaşmış durumdayız:
Araştırmaya göre insan ömrü maksimum 120 yıla kadar uzatılabilecek ve sonrasında genetik kodlarımız dolayısıyla daha uzun yaşamak mümkün olmayacak.
Toussaint ve Marck, insan hayatını uzatma çabalarının farkındalar. Aslında bu projeleri, "sağlıklı geçirilen yaşam süresini" uzatmak için çalışanlar ve “yalnızca insan ömrünü uzatmak” için çalışanlar olarak iki başlık altında incelemek gerektiğini düşünüyorlar. Açıklamalarına göre sağlıklı yaşam süresini arttırmaya çalışan ekipler, genetik sınırlamaların farkındalar.
Çevresel etmenler ömrümüzü kısaltmaya başlayacak:
Yaşamı uzatmak için yapılan bilimsel faaliyetler arasında bu genetik sınırları ortadan kaldırmak için ortaya atılan fikirler de var. Gen düzenleme araçlarıyla ömrümüzü uzatmanın mümkün olmadığına inanan Fransız araştırmacılar, bu yöntemlerin işe yaramayacağı görüşündeler.
Çevresel tehlikelerden uzak olmamız dolayısıyla artan yaşam süremiz, kendi ellerimizle mahvettiğimiz çevrenin dengesizliğiyle azalacak gibi görünüyor. Bu nedenle araştırmacılar salt bir şekilde insan ömrünün değil, sağlıklı geçirilen yaşam süresinin uzatılması gerektiği görüşündeler.
Peki sizin önemli olan nedir: Sağlık bir şekilde ideal bir süreyle yaşamak mı yoksa, sağlığı göz ardı ederek olabildiğince uzun yaşamak mı?