Psikologlar, Psikopatların Asla Tedavi Edilemeyeceğini İtiraf Ettiler!

Psikolojik sorunlar yaşamak ve psikopatlık aynı şey değil. Bu konuda araştırmacılar da aynı fikirdeler. Psikolojik sorunlarla başa çıkmak ve tıbbi müdahale yapmak mümkünken, psikopat insanların bu tedavilere hiçbir şekilde yanıt vermedikleri söyleniyor.

İnsan beyni oldukça gizemli bir yer. Hatta yeryüzünde bugüne kadar gördüklerimiz arasında belki de en gizemlisi. Büyük bir kitlenin gerçekliğini sorguladığı şu hayatta gördüklerimizi, bilinç altında harmanlayıp, uykunun en güzel köşesinde bize gösteren bir organdan bahsediyoruz. Hiç şüphe yok ki kendi içerisinde de belirli çelişkiler ve çıkmazlar yaşıyor. Bu çıkmazlar ise insanların birer psikopat olmalarına yol açıyorlar. 

Araştırmalar, erkeklerin %1 ila 2’sinin, kadınların ise %0.3 ila 0.7’sinin psikopat olduklarını ortaya koyuyorlar. Bu rahatsızlık çok farklı belirtilerle ortaya çıkabiliyor. Seri katillerdeki dürtüleri oluşturan zalimlik bu özelliklere dahilken etkileyici olabilmek, ikna kabiliyetinin yüksek olması gibi özellikler de psikopatlığın farklı boyutlarıyla ilişkilendiriliyor. Bir şekilde bu insanlar, kafalarında kurdukları yaşantılara yakışan dürtüleri kontrol altında tutamıyorlar.


Stanley Kubrick tarafından yönetilmiş Cinnet (Shining) filminin meşhur karakteri Jack Torrence

Psikopatları, diğer insanlardan ayıran önemli bir nokta var: Empati

Empati yoksunluğu genel anlamda psikopatların içinde bulundukları bir durum. Bu kişiler diğer insanların yaşadıklarını anlamakta güçlük çekiyorlar, toplumsal olarak nahoş kaçan şeyleri yadırgamıyorlar. Acı çeken insanları görünce üzülmüyorlar, aksine sevinme ihtimalleri bile var. Hatta başka insanlara doğrudan zarar verince bundan haz duyuyorlar. Bu zarar illaki fiziksel olmak zorunda da değil. Birinin işinden olmasını, ailesinden kopmasını sağlamak hoşlarına gidebiliyor. 

“Madem bu kadar çok özellik taşıyorlar, ben de psikopat mıyım?” sorusunu sorduysanız, psikopat değilsiniz demektir. İçinde bulunduğu durumun farkında olmak, farkındalık bilinciyle yaşamak psikopatların yapamadıkları bir başka şey. Aynı zamanda bu insanlar içinde bulundukları durumu fark edemedikleri gibi, tedavilere de yanıt vermiyorlar. 


Sinema tarihindeki en gerçekçi psikopat rolleri. Sırasıyla: No Country for Old Men (2007), Silence of the Lambs ve Basic Instinct

Business Insider’a konuşan psikolog ve terapist Perpetua Neo, “Bu zamana kadar okuduğum, duyduğum, gördüğüm ve tecrübe ettiğimden yola çıkarak söyleyebilirim ki karanlık üçlü (dark triad) kişilik bozuğu olanlar tedavi edilemiyor. Bu özelliklere sahip kişiler (narsistlik, Makyavelcilik ve psikopati), genellikle olmadıkları kişilermiş gibi davranma konusunda başarılı oluyor. Mesela terapi görmeye ikna olsalar bile terapistlerini manipüle edebiliyorlar ve kandırabiliyorlar. Adeta bir şov düzenliyorlar; terapistin önünde sahte bir benlik takınıyorlar. Karşılarındaki kişinin sınırlarını nasıl zorlayacaklarını iyi biliyorlar. Bu durumlarda psikopatın karşısındaki kişi epeyce tutarsız görünüyor.” diyor. 

Psikopatların yapılan tedavilerde verilen ceza, toplum içinde damgalama ya da diğer alternatif çıktılardan korkmadıkları söyleniyor. 

Örneğin bir seri katilin yakalanıp hapse atıldıktan sonra, eğer o hapisten çıkabilirse cinayetlerine devam etmesi, çıkamasa bile aynı şeyi içeride sürdürmesi de bu yüzden. Yani dürtüler, her şeyin üzerinde hakimiyete sahip ve mantık, bu insanların beyninde tamamen devre dışı kalıyor.