PyeongChang'de düzenlenen 2018 Kış Olimpiyatları'yla birlikte yumuşama dönemine Kuzey Kore Güney Kore ilişkileri, ABD Başkanı Donald Trump'ın da katılacağı bir zirveyle en yüksek noktasını görmeye hazırlanıyor. Yoğun bir ambargo ve uluslararası baskı altında bulunan Kuzey Kore'nin böyle bir zirveyi kabul etmesi birçok kişi tarafından taviz olarak nitelendiriliyor. Peki son gelişmeler ışığında Kore Yarmadası'nda durum ne?
Güney Kore Başbakanı Moon bugün yaptığı bir açıklamada, Güney Koreli diplomatların Kuzey Kore Başkanı Kim ve siyasi çevrelerle yaptığı bir dizi toplantı olduğunu söyledi. Moon, Kuzey Kore'nin nükleer silahlanmadan tam olarak arınmaya dönmekten başka hiçbir şey istemediğini öne sürdü. Uzmanlar tarafından Moon'un aktardığı Kuzey Kore'nin denükleerleşme isteği ABD'nin Güney Kore'den ayrılması karşılığında gerçekleşebilecek bir durum olarak yorumlandı. Ancak Moon, Kuzey Kore'nin bu söyleminin iki ülke için farklı şeyler belirtmediğini düşündüğünü söyledi.
Daha şok edici bir iddia ise, Kuzey Kore'nin denükleerleşme karşılığında ABD'den çok fazla şey istemeyeceği iddiası oldu. Moon, "Amerikan askerlerinin Güney Kore'den çekilmesi gibi ABD’nin kabul edemeyeceği herhangi bir şart"ın olmadığını öne sürdü. K. Kore'nin istediği tek şeyin ise, ABD'nin "Kuzey Kore'ye karşı düşmanca politikaların sona ermesi, ardından da bir güvenlik garantisi." olduğu bildirildi. Kısaca Moon'un dediklerini toparlayacak olursak, Kuzey Kore'nin tek istediği ABD'nin kendisine saldırmayacağına ve yaptırımlarla diğer baskı biçimlerine son vereceğine söz vermesinden başka bir şey olmadığı sonucu çıkıyor. Peki ABD'nin böyle bir 'garanti'nin arkasında durma ihtimali Kuzey Kore tarafından düşünülmüyor mu?
Kuzey Kore tarafından nükleer silahların yıllar boyunca geliştirilmesinin tek sebebi olarak olası bir ABD saldırısı olduğu biliniyor. Kim çoğu kez yaptığı konuşmalarda bu durumdan bahsediyor ve ABD'ye yönelik tehditler savurmaktan geri durmuyor. Kuzey Kore'nin burada haklı olduğu noktalardan birisi de ABD askerlerinin Güney Kore'de bulunan yoğun varlığının gerçekten tehdit edici bir unsur olarak öne çıkması diyebiliriz.
Bununla birlikte yukarıda da belirttiğimiz gibi ekonomik olarak büyük bir ambargonun altında olan Kuzey Kore, bu denükleerleşme adımını kısmi bir ferahlama dönemi olarak görebilir. Zira elinde nükleer güç bulundurduğu sürece ABD ve Güney Kore'nin saldırılarına karşı caydırıcı bir koza sahip olmayı isteyebilir. Ayrıca geçtiğimiz günlerde Kuzey Kore'den gelen bir haber bu görüşmelerin daha da ilginç bir hal alabileceğini de gösteriyor; Kuzey Kore nükleer kıtalar arası balistik füze programını tamamladığını açıkladı. Bu açıdan bakıldığında pazarlık masasında Kuzey Kore'nin bir kozu daha olduğunu söylemek gerekiyor. Belki de Kim, bunu bildiği için görüşmeleri teşvik etmeye çalışıyor. Siz ne düşünüyorsunuz?