Henüz 4-5 aylık bir bebeğin bile korkutuğu birtakım şeyler vardır. Peki, insanlar 'korku' ögelerini doğuştan mı öğrenir, yoksa sonradan mı? Bilim insanları bu durumun, beynin korku merkezi amigdala ile alakalı olduğunu söylüyor.
Duygular, bilim ortaya çıktığından beri oldukça karmaşık bir konu. Keza bu karmaşıklık yalnızca aşk gibi duygular için değil, korku için de geçerli. Bilim insanları, korkunun doğuştan mı yoksa öğrenilerek mi oluşacağını anlamak amacıyla çalışmalarını, korkuyu başka canlılardan öğrenemeyecek fareler üzerinde yaptılar. Çalışma sonucunda amigdalanın olmadığı farelerin korkmadığı keşfedildi.
Bilinçsiz Korku
İnsan evrimiyle olabildiğince alakalı olan 'bilinçsiz korku' fenomeni, beyin bölgelerindeki ani bir uyarılma sonucu gerçekleşen sürece verilen isim. Beynimizin korkuyu algıladığı yerler ise sırasıyla şöyle:
Talamus: Duyu organlarından gelen duyusal verinin nereye gönderileceğine karar verir.
Duyusal korteks: Duygusal veriyi yorumlar.
Amigdala: Duyguları çözer; muhtemel tehditleri belirler, korku hafızalarını depolar.
Hipotalamus: 'Kaç ya da kalıp savaş' tepkisini oluşturur.
Evrimsel süreçte atalarımızdan bize miras kalan zihinsel tehdit bilgisi, kimi zaman bizi insanlara önyargılı olmaya da teşvik edebilir. Örneğin; bu mavi gözlü daha tehlikeli gözüküyor, bu kıvırcık saçlı çok daha yırtıcı, gözlüklü insanlar çok daha zeki gözüküyor gibi...
İlkel insanların hayatta kalmasını sağlayan bu önyargılar ya da korkular, günümüzde de işinize zaman zaman yarayabilir. Örneğin, arkanızdan pek de tekin gözükmeyen birkaç insan geliyorsa korkmanız ve adımlarınızı hızlandırmanız sizin lehinize bir durum olabilir.
Bu bilgiler ışığında, artık siz de herhangi bir korkuya kendinizi kaptırmadan önce daha bilinçli olacak ve fobilerinizle karşılaştığınız anlarda onlara daha temkinli yaklaşabileceksiniz.