New York'tan yola çıkmıştık ve Avrupa'da birkaç liman şehrini ziyaret edecektik. Pazar akşamına değin hava güneşli ve gayet de sıcaktı. Pazar gecesi, saat 00.35'te Titanic'ten stres sinyali aldık. Henüz yeni uykuya dalmıştım ve beni uyandırıp gelen mesaji ilettiler. Titanic acil yardım talebinde bulunuyordu ve bize söylenen koordinatlar 41º 46' n, 50º 14' w biçimindeydi. Geminin hemen döndürülmesini ve Titanic'in bize verdiği koordinatlara doğru son sürat yola çıkılmasını emrettim. Bildiğim tek şey Titanic'in acilen yardım istediğiydi ama detaylardan haberdar değildim tabii. Üzerimi değiştirdikten sonra yeni rotamızı belirledik. Akabinde, çalışan bütün elemanlarıma her ne yapıyorlarsa bırakmalarını, can simitlerini hazırlamalarını ve harekete geçmek üzere hazır bulunmalarını emrettim. Ayrıca, gemideki doktorlar da hazır bulunuyordu.
Saat gece 03.45'te, yani olay yerine ulaşmamızdan 15 dakika önce emir erlerim yanıma geldi ve her şeyin ve herkesin hazır olduğunu söylediler. (Titanic batmaya gece yarısı başlamıştı ve saat 02.00 civarında da tamamen batmıştı. Yani Carphatia olay yerine geldiğinde artık çok geçti.) İlk stres sinyalini aldığımızda Titanic'e olan mesafemiz 58 mildi ve o zamanın şartlarında oraya varmamız 3 buçuk saati bulmuştu. Saat sabaha karşı 04.00'te gemiyi durdurduğumuzda ilk kayığa ulaşmıştık. Kayıktakileri kurtarıp gemiye aldık.
Kayığı yöneten denizci, bize bağırarak; yanlarında yalnızca bir denizci olduğunu ve geminin kayığa iyice yanaşması gerektiğini, kayıktaki kimsenin gemiye atlama hususunda tecrübeli olmadığını dile getirdi. Biz de dediğini yaptık ve gemiyi kayığın dibine kadar getirdik. Kayıktakileri birer birer gemiye aldığımızda güneş doğmaya başlamıştı ve etraf yavaş yavaş aydınlanıyordu. Çevreye şöyle bir göz gezdirmek için kafamı kaldırdığımda, 4-5 mil mesafede birkaç kayık daha bulunduğunu gördüm. Yine çıplak gözle görme mesafesinde 20 kadar buzdağı mevcuttu ve kimilerinin deniz yüzeyindeki yüksekliği 30 metreyi aşıyordu. Birkaç manevrayla buzdağlarından kurtulduk ve sabah 8.30 civarında, çevremizde bulunan bütün kayıklardaki yolcuları gemimize almıştık.
Bay Rostron Titanic'i hiç görmemişti. Battığı yerin tam olarak neresi olduğunu bilmiyordu ama belli bir noktada, çok sayıda tahta parçası bulunmuştu. Söz konusu tahta parçaları, büyük olasılıkla Rose ile Jack'in tutunduğu kapı ve gemiden kopan ahşap parçaları idi. Sabah 08.00 sularında battığında ona 1 saatten daha az bir mesafede olan ve bir türlü yardıma gelemeyen Californian gemisi, olay mahalline geldi. Tahminlere bakılırsa, Titanic'ten suya indirilen kayıklardan biri hariç hepsi bulunmuş ve içindekiler de kurtarılmıştı. Geriye kalan o kayık içinse, arama-tarama çalışmaları sabah 11.00 civarında başlayacaktı. Californian gemisi, çevre taramasına karşın o kayıp kayığı bulamamıştı.
Daha sonra, ölen insanlara saygı adına, Carpathia gemisinin güvertesinde sembolik de olsa bir cenaze töreni gerçekleştirildi. Herkes kendi dilinde dua ediyor, Tanrı'ya şükürlerini sunuyordu. Hemen herkes travma halindeydi! Daha bir gece evvel lüks bir gemide rahat bir yaşantı sürdürürken; şimdi bir battaniyeye sarınmış, canlarını kurtardıklarına seviniyorlardı. Kayıklardaki hemen herkes kurtarılmıştı, fakat 3 kişi ise ne yazık ki şiddetli soğuktan ötürü hayatını kaybetmişti. Carpathia gemisi yavaş yavaş ilerlerken, bazen de, denizin yüzeyine çıkmış cesetlere rastlıyordu. Ancak gemide bulunan (zaten travmatize olmuş) insanları daha da üzmemek için, bu cesetler gemiye taşınmıyordu. Kimi cesetlerin üzerinde, onların kim olduğunu anlamayı sağlayacak şeyler olabiliyordu. Mesela: Koynunda taşıdığı bir saat. Ama bu çeşit eşyaların, gemi çalışanları tarafından içerideki misafirlere gösterilmeden kayıklara alındığı da oluyordu.
Titanic'ten Carphatia'ya gönderilen son mesaj, 'makine odası tamamen sularla doldu' şeklindeydi. Söz konusu mesajın saati 01.45'ti ve bundan sonra Titanic'ten başka hiçbir mesaj gelmeyecekti... Carpathia gemisi ise, Titanic'e sürekli mesaj gönderip '4 saat sonra oradayız' , '3 saatlik yolumuz kaldı' , '2 saat kaldı' gibi bilgi veriyordu. Ancak Titanic, Carpathia daha yarı yoldayken battığı için, bu bilgilerin bir yararını göremedi.