"Kendini iyi hissetmeyen bir insan, suçu hemen aldığı gıdalara atar" diyen beslenme bilimleri uzmanı Martijn Katan, bu durumu şu şekilde açıklıyor: "Günde en az üç öğün yemek yiyiyoruz. Hal böyle olunca da; herhangi bir rahatsızlık hissettiğimizde, bunun sorumlusunun hemen yediklerimiz olabileceğini düşünüyoruz."
Hangi gıdaların daha sağlıklı olduğuna, hangilerinin ise hastalık ve alerjilere karşı koruduğuna ilişkin birçok teori var. Süper gıdalardan mucize diyetlere, sağlıksız besinlerden süpermarketlerdeki gizli tehlikelere değin bir sürü haber ve ikaz yapılıyor. Peki bunların hangisi doğru, hangisi yanlış? Birçoğu artık bir 'şehir efsanesi' halini almış bu yanlış bilgiler hususunda, Martijn Katan bizi aydınlatıyor...
1. Organik gıda maddeleri, geleneksel yöntemlerle imal edilenlerden daha sağlıklı.
Organik tarım, toprak adına çok büyük bir öneme sahip. Fakat maalesef organik ürünler, geleneksel tarım ürünlerine kıyasla daha sağlıklı değil. Mesela ikisinde de pestisit düzeyi o denli düşük ki, dolayısıyla aradaki fark pek de elle tutulur değil. Gerçi organik ürünlerde nitrat oranı daha düşük. Fakat bunun sağlıklı olup olmadığı konusu henüz tartışmalı. Bir zamanlar vücuttaki nitratın kanserojen bir etkiye sahip olduğu sanılıyordu. Fakat bugün, bunun yanlış olduğu biliniyor. Dahası, nitratın, tansiyon düşürücü bir etkisi de olabilir. Bu da o kadar kötü bir şey olmasa gerek... Ama tabii yine de, organik tarım ve hayvancılığı desteklemek için yeterli miktarda sebep mevcut. Mesela organik hayvan besiciliğinde daha az antibiyotik kullanılıyor. Yoğun antibiyotik kullanımı, dayanıklı bakteri çeşitlerinin oluşmasına sebep oluyor. Bu da elbette herkes adına tehlike arz ediyor.
2. Çiğ gıda daha sağlıklı, çünkü pişirme veya haşlama esnasında birçok kıymetli besin maddesi yok oluyor.
Sebzeler, önemli besin maddeleri bakımından zannedildiği gibi zengin değildir. Fakat bolca C vitamini ve folik asit içerir. C vitamini, pişirme işlemi esnasında azalır. Ama gelgelelim, bunun pek bir önemi yoktur. Çünkü C vitamini yetersizliği, günümüzde bir problem olmaktan çıkmıştır. Buna karşın, sebzeleri pişirmenin veya haşlamanın birçok yararı vardır. Pişmiş sebzenin yoğunluğu azalacağı için, daha çok tüketilebilir. Üstelik E.coli O1570 gibi pek çok zararlı bakteri, pişirme sırasında ortadan kaldırılır.
3. İnek sütü sağlıksızdır ve birçok alerjik reaksiyona sebep olur.
Sütün yağ kısmı gerçekten de sağlıksızdır. Kandaki kolestrol oranını yükseltir ve böylelikle kalp-damar rahatsızlıklarına davetiye çıkarır. Bu sebeple, az yağlı süt ürünleri tüketilmelidir. Bunda ise zarar değil, aksine birçok fayda mevcuttur. B12 vitamini, iyot, kalyum, çinko ve B vitamini gibi. Dahası, süt iyi bir protein kaynağıdır. Ancak az yağlı veya çok yağlı fark etmeksizin, sütün olumsuz bir yönü de var ne yazık ki... Süt, her ne kadar düşük de olsa, erkeklerde prostat kanserinin tetikleyici unsurları arasındadır.
4. Buğday sağlıksızdır ve bu sebeple tüketilmemelidir.
Kimi insanların bünyesi gluten kaldıramaz ve buğday proteinlerinden rahatsız olur. Buna çölyak hastalığı denir ve görülme sıklığı her 1000 kişide 1 ila 5 arasındadır. Bunun dışındakilerin buğdayla alakalı bir sorunu yoktur. Buna karşın buğday içeren ürünlerin, sağlık problemlerimizin çoğunun kaynağını oluşturduğu düşüncesi oldukça yaygındır. Hepimizin birtakım sağlık problemleri olabilir: Kimimiz ağrılardan, kimimiz yorgunluk veya uykusuzluktan, kimimiz depresyondan yana dert yanıyoruz. Ya da mesela milyonlarca kadın, 'huzursuz bağırsak sendromu' adlı bir hastalıktan muzdarip. Bu rahatsızlıkta plasebo etkisi çok sık görülür. Bu sebeple buğday, sendromun başlıca sorumlusu olarak yaftalanmıştır ve bu görüşe de yaygın biçimde inanılır. Halbuki buğdayın insanlarda hastalıkları tetiklediği yönünde hiçbir delil yoktur.
5. C vitamini hastalıkları önler. Bu yüzden de bol bol tüketilmelidir.
C vitamini, bizi hastalıklara karşı korumaz. Her gün bol miktarda C vitamini alsanız dahi, bir sonraki hastalığınız 5 yerine belki olsa olsa 4 gün sürebilir, o kadar. Ama gerçekleştirilen iki büyük araştırma bize gösteriyor ki, aşırı miktarda C vitamini yüklemesi yapmak, böbrek taşı oluşumuna yol açabiliyor. Çünkü C vitamininin bir kısmı vücutta Oxalat maddesine dönüşüyor. Bu madde de böbrek taşlarının yapı taşlarından birisini teşkil ediyor. Kısacası abartılı ölçülerde vitamin almak, kesinlikle cezasız kalmıyor.
İnsanlık adına asıl büyük tehlikeleri; sigara, alkol ve aşırı kilo olarak sıralayan Martijn Katan, Hür Amsterdam Üniversitesi Beslenme Bilimleri Kürsüsü emekli profesörüdür. NRC Handelsblad isimli günlük bir Hollanda gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır ve ayrıca 'Ekmek bize neden zarar vermez ve mikrodalga fırınlar vitaminleri neden öldürmez' isimli kitabın da yazarıdır.