İnsanlık olarak komşu gezegenlerimize dair merakımız yıllar boyunca bize pek çok önemli adım attırdı. Önce uydumuzu keşfekmek için yola çıktık, sonra da etrafımızda bulunan diğer gezegenleri incelemeye başladık. Mars ise tüm gezegenler arasında, en rahat inceleyebildiğimiz gezegen oldu ve uzun zamandır da üzerinde canlı yaşamına dair araştırmalar yapıyoruz.
Hatta işler öyle bir noktaya geldi ki artık Mars'ta yaşamanın yollarını arıyoruz. Bu konuda atılmış pek çok büyük adım da mevcut. Küçük gruplar halinde, içinde yaşayabileceğimiz sera benzeri tasarımlar da bunun en büyük örneği. Ancak tüm bunlar nihayetinde birer proje ve henüz hayata geçirilmiş değil. Kanada Uzay Ajansı'nın bir görevi sebebiyle Uluslararası Uzay İstasyonunda bulunan Chris Hadfield'a göreyse, henüz kimse Mars'ta yaşam için gerekli teknolojiye sahip değil.
Basitçe söylemek gerekirse; Hadfield, NASA, SpaceX veya Blue Origin tarafından üzerinde çalışılan yeni roketlerin belirtilen hedefleri gerçekleştirme şansına sahip olduğuna inanmıyor. Sebebinin ise roketle seyahatin hala tehlikeli düzeyde olması ve Mars'a gitmenin elimizdeki teknolojiyle hala oldukça uzun sürmesi olduğunu söylüyor.
Elon Musk'ın Mars konusundaki iddialarını ve 'Mars'a gidebilme düşüncesinin ölüm korkusundan daha etkileyici olması' söylemi ise oldukça korkutucu bulunuyor. Sonuçta henüz ortada hiçbir şey yok ve gelecekte de ne olacağını asla bilemiyoruz. Biz yine de yakın zamanda tehlikesiz ve garantili bir yol bularak Mars'a sağ salim ulaşabileceğimize inanmaya devam edelim. Sanırım en umut vaat edici bakış açısı bu olacaktır.