Müzik; insanoğlunun kendini bildiği dönemden bu yana hayatlarımızın bir parçası haline gelmiş, insana bahşedilen en değerli olgulardan biridir. Özellikle dinlediğimiz müzik; doğrudan ruh halimizi etkiliyor ve bizi her anlamda farklı hissettiriyorsa, hayatta tadılan en eşsiz deneyimlerden birine dönüşür.
Müziğin derinlerine inmeye karar veren bilim insanları, bas frekansların bizi nasıl etkilediğine ve neden insanların oldukça büyük bir kısmının bu frekansları sevdiğine dair bir araştırma kapsamında bazı verilere ulaşmış durumda.
Proceedings of the National Academy of Sciences’ın araştırmasına göre insan beyni, ritmi algılamak konusunda düşük frekanslara son derece bağımlı. Bir davul ritmi ile birleştirilen bas frekanslı bir efekt ya da bir bas gitar, doğrudan müzik dinleyen kişinin ritme kendini kaptırmasıyla sonuçlanıyor. Üstüne üstelik bas frekansı yoğun olan şarkılar, dinleyen kişilerde anlık bir “güç” hissine sebep oluyor.
Konuyla ilgili bilimsel bir açıklama getiren araştırmacılar: “İşitme sınırının biyolojik yapısı gereği iç kulağın işitsel dinamiklerinin gözlemlenen etkileri, bas frekansta etkin olarak ortaya çıkıyor. Bas frekansın ritim kodlamadaki büyük etkisi, bas ağırlıklı enstrümanların taşıdığı ritmi müziğin geneline yayıyor.” açıklamasında bulundu.
Bu çalışmaya göre canlı müzik orkestralarında eğitimli ya da dikkatli kulaklar dışında varlığı pek de fark edilmeyen ancak yokluğu anlaşılan bas gitaristler, müziğin dans ettiren kısmında en etkin rolü oynuyor. Olgunun elektronik müzik boyutuna bakıldığında ise Dubstep, Chillstep ve Trap gibi bas frekansa dayalı müziklerin neden bu kadar popüler olduğuna bilimsel bir bakış açısı ile ışık tutulmuş oluyor.