Doğada hem avlar hem avcılar, yaşam mücadelesi verirken çeşitli stratejiler geliştiriyorlar. Daha başarılı stratejiye sahip olan taraf, genelde bir gün daha hayatta kalmayı başaran taraf oluyor.
Bazı avlar, geliştirdikleri savunma mekanizmalarıyla kendilerini avlamayı düşünen hayvanlara gerçekten gözdağı veriyorlar. Bunun dışında tüm savunma mekanizmaları avcılara karşı da geliştirilmiyor tabii; bazen doğanın kendisine karşı da savunmak zorunda kalıyor kendini canlılar.
1. Rana Sylvatica türü kurbağalar, kış aylarında soğuktan donmamak için doğal bir antifriz sistemine sahip.
Soğuk kış aylarında ilk başta kurbağaların derisi donuyor ve vücudu sert bir hal alıyor. Daha sonra kanlarında bulunan özel bir proteinle kandaki suyun donmasını sağlıyor. Oluşan buzlarla hücrelerinde bulunun suyun yaklaşık %70'i emiliyor.
Bu sırada karaciğer glikoz salgılıyor ve bu glikoz boşalan hücrelerin içini doldurarak daha fazla su çekilmesini engelliyor; çünkü tüm suyun çekilmesi ölüm anlamına gelirdi. Ayrıca glikoz sayesinde hücrelerin içi hiçbir zaman donmuyor; sadece dışı donuyor.
Donan kurbağalar haftalarca bu şekilde kalabiliyor; kalp ve beyin de dahil hiçbir organında yaşamsal faaliyet gözlemlenmiyor. Havalar ısındığındaysa yine içeriden dışarıya doğru çözünme başlıyor ve kurbağa bir gün içerisinde hiçbir şey olmamış gibi yaşamına devam ediyor.
2. Deniz hıyarları düşmanlarına iç organlarını fırlatırlar.
Böylece avcısını etkisiz hale getirmeye ve özellikle bağırsaklarına dolanmasına neden olan deniz hıyarı, tehlikeden kurtulmuş olur. Deniz hıyarı püskürttüğü organlarını 6 hafta içerisinde tekrardan oluşturur.
3. Lybia türü yengeçler deniz anemonlarını bir nevi boks eldivenleri olarak kullanırlar.
Deniz anemonlarının salgıladıkları zehirler sayesinde düşmanlarını kendisinden uzak tutmayı başaran lybialar, deniz anemonlarının bir nevi seyahat etmesini sağlayarak bu iyiliğin geri dönüşünü yapmış olurlar. Bunu tıpkı arıların polen taşımasına benzetebiliriz.
4. Mürekkep balığı rengini ve şeklini değiştirerek muhteşem şekilde kamufle olabilir.
Doğanın belki de en iyi kamuflaj sistemine sahip olan canlısı olan mürekkep balıkları, her renge uyum sağlayabiliyor. Derilerinin rengini çok hızlı bir şekilde değiştirebilen ve bununla yetinmeyip vücutlarının şeklini de ortama uyumlu hale getiren mürekkep balıkları, böylece hem avcılarından saklanabiliyor hem de avlarını avlayabiliyor.
5. Camponotus saundersi türü karıncalar yuvalarını korumak için kendilerini patlatabilirler.
Kolonisi tehlike altında olduğunda bu karınca türü kendini patlatarak bir zehri etrafa saçıyor ve düşmanı etkisiz hale getirmeye çalışıyor. Sonucunda da kendi hayatını feda etmiş oluyor pek tabii ki.
6. Yavaş lorisler, ürettikleri zehirle düşmanlarını komaya sokabilirler.
Yavaş lorislerin, memeliler arasında pek de sık görülmeyen ‘zehirli ısırıklara’ sahip olduğu biliniyor. Kollarındaki bir bezden çıkan salgıyı yalayarak ağızlarındaki tükürükle birleştirdiklerinde zehir elde ediyorlar. Bu adaptasyonları sayesinde avcılarını uzak tutuyor ve yavrularının kürklerine uygulayarak onları da koruma altına alıyorlar.
7. Bombardıman böcekleri son derece sıcak ve zehirli bir kimyasalla düşmanlarını kendilerinden uzak tutuyorlar.
Anüslerinden fırlattıkları bu sıcak ve zehirli kimyasalın içinde hidrojen peroksit ve bazı enzimler bulunuyor.
8. Boynuzlu kertenkeleler tehlike altındayken gözlerinden kan fışkırtarak avcılarını geri çekilmeye zorlamaya çalışıyor.
Temel savunma mekanizması kamufle üzerine olan bu hayvanlar, kamuflajları başarısız olursa B planına geçiyor ve düşmanına gözlerinden kan fışkırtıyor.
9. İspanyol semenderi saldırıya uğradığı zaman kaburga kemiklerini derisinin dışına çıkarıyor ve çıkan kemikler zehir taşıyan iğne görevini görüyor.
Daha da ilginciyse tehlike altında zehir dolu kaburga kemiklerini derisinden dışarı çıkarması, hayvanın kendisi için ölümcül bir sonuca yol açmıyor.