E=mc&³2;
Bu formül, fizik dünyasının en köklü teorilerinden birisi olan görelilik teorisine ait. Einstein, 1905 yılına yakın bir dönemde bu teorisini geliştirmişti. Bu görüşün bir teori olarak kalmasının en büyük nedeni, büyük kütlesel çekim alanlarını gidip pazardan satın alamamanızdı. Einstein kağıt üzerinde kara deliklerin ve yıldızların etki alanlarını, uzay zaman ekseninde hesaplamaya çalıştı. Bunun doğruluğunu kanıtlamak ise kendisinden sonraki fizikçilere miras kaldı.
Teknoloji gelişti, Einstein’in görmeden hesapladıklarını görme fırsatı yakaladık. Avrupa Uzay Ajansı’na ait olan Şili’deki ESO merkezi, gelişen teknolojilerinin en önemli getirilerinden birisi oldu.
ESO’daki bilim insanlarından Françoise Delplancke, "Burada Güneş Sistemindeki temel fizik yasalarını belirli koşullar altında test edebiliriz. Bu yüzden astronomide, yer çekimi alanlarının çok daha güçlü olduğu durumlarda, bu yasaların hala geçerli olduğunu kontrol etmek çok önemlidir." diyor. Bu nedenle ESO ekibi, araştırmaya tam 26 yıl harcadı.
Samanyolu’nun merkezinde, bizden yaklaşık 26 bin ışık yılı uzaklıkta, güneşimizden 4 milyon kat daha büyük olan bir kara delik var. Koca galaksiyi milyarlarca yıldır etrafında savuran bu süper kütleli kara deliğin etrafında toz ve boşluk bulunuyor. Bu toz bulutlarındaki dağınıklık ise orayı gözlemlemeyi çok zorlaştırıyor.
Eğer yeterli teknolojiye sahipseniz, gözünüzün görmediği ışık boylarıyla Samanyolu’nun merkezini de görebilirsiniz. Bu sayede etrafından geçen yıldızları da izlemek mümkün olur. Daha da önemlisi bu yıldızların, kara delik çevresindeyken neler yaşadıklarını görmek de mümkün olur. İşte burada Einstein’in hiç görmediği dünyalar hakkında düşündüğü gerçeklere tanık olursunuz.
Bilim insanları, merkezdeki kara deliğin etrafındaki bu yıldızların yerçekimsel izlerini tanımladılar. Kara deliklerin gravitesinin yıldızları nasıl etkilediğini gözlemleyen araştırmacılar, Einstein’in elde ettiği sonuçları doğrulayan ölçüm sonuçlarına ulaştılar.
Araştırmanın en mükemmel detayı, Einstein’in teorisini şimdiye kadar yapılan sınamalara kıyasla daha sert koşullar altında yapmaktı. Yani insanlığın fiziğe ilişkin bakış açısı ve ufku büyük bir gelişme kaydetti.
Einstein’ın görelilik teorisi, kütle çekimini cisimlerin kütlelerinden kaynaklanan bir kuvvet ile değil, uzayın eğriliği ile açıklar. Genel görelilik kuramına göre kütle, içinde bulunduğu uzayın bükülmesine neden olur ve iki nokta arasında hareket eden serbest cisimler, aradaki en kısa yolu takip eder.