Güneş, Güneş Sistemi’nin en eski elemanlarından birisi olmakla birlikte çevresindeki her şey onun etrafında döner. Toplanan verilere bakıldığı zaman Güneş’in yaklaşık 4.6 milyar yaşında olduğu ve sistemimize hayat verdiği anlaşılıyor. Zira gezegenler bu yıldızın etrafında dönen nesnelerden milyonlarca yıl sonra meydana geldi ve Güneş’in ilk zamanlarına ait bileşenlerin bulunması neredeyse imkansız hale geldi. Fakat bilim insanlarının oldukça inanılmaz bir şekilde bu konuda bazı ümitleri var.
Zamanda geriye gidebilmek ve Güneş’in ilk dönemlerine ait materyaller elde edebilmek elbette mümkün değil, tabi çevresinde vakti zamanında ondan ayrılmış ve dünyamıza düşmüş parçacıklar yoksa. Bilim insanlarına göre “Hibonit” denilen küçük çok koyu mavi kristaller, Güneş’in doğuşundan günümüze kadar geçirdiği evreler hakkında bazı kritik izlere sahipler.
“Nature Astronomy” isimli bir kaynakta yayınlanan araştırmaya göre Güneş’ten çok eski zamanlarda kopan, Dünya’nın kendisinden bile daha yaşlı bazı elementler Dünya’mızdaki elde edilen meteorların içerisinde gizleniyor ve artık seçilebiliyorlar. Sistemimizdeki meteoroidler ve asteroitler gibi oldukça ufak nesneler halinde bulunan bu parçacıklar, birer zaman kapsülü gibi hareket ettikleri için geçmişe dair önemli bulgular barındırıyorlar.
Bir müzeden alınan bazı meteor örnekleriyle karşılaştırılan ve farkları ortaya çıkarılan bu eşsiz taşların, Güneş’in çok aktif olduğu gençlik dönemlerine ait etkileşimlerle meydana geldiklerini ortaya koydu. Zira milyarlarca yıl önce ortaya çıkan bu kristallerin içerisine neon ile helyum parçalarının girmesi ancak Güneş’in çok aktif olmasıyla mümkün olabiliyor.
Bilim insanlarına göre geçmiş hakkında çeşitli bilgilere sahip olmak, geleceğimizi anlamak açısından büyük önem arz eder. Sisteminizin merkezinde bulunan ve onun oluşmasında büyük rol oynayan Güneş ise en önemli kanıtların merkezi halinde. Zira galaksimizin en yaşlı gezegenleri ve yıldızları, Dünya’dan önce uzayda neler olduğu hakkında bizlere önemli bilgiler sağlayabilirler.