Gökyüzüne bakan her insanın hayal kurarak birşeylere benzettiği, gökyüzünün en güzel parçalarından biri olan bulutlar; ağırlıklı olarak beyaz renkleri ile dikkat çeker. Temel anlamda hava ve su bileşiminden oluşan bulutlar, bu iki bileşen de şeffaf olduğu için ışığı ememezler ancak bu doğrultuda saydam olması beklenirken ilginç bir şekilde beyaz renge bürünürler.
Bu olayın temelinde ise bileşim sırasında minik zerrecikler halinde dağılmış olan suyun bir noktadan sonra güneş ışığı ile çarpışması yatar. Çoksayıda damlacığa çarpan ve genellikle beyaz olan gün ışığı, bizleri kendisi gibi beyaz bulutlar ile tanıştırır. Zaman zaman karşılaştığımız pembe ya da daha farklı renklerdeki bulutlar da gerek şehir ışıklandırması gerek de gün batımı gibi ışık kaynakları nedeniyle renk değiştirebilir.
Bulutlarda Canlı Varlıklar Bulunur mu?
Aklınıza ilk gelen tasvire uymasa da bulutlar, milyonlarca ton mantar sporu, su yosunu ve bakteriyi bünyesinde barındırır. İlginç olarak bulutlara yerleşmiş bu canlıların yağmurlar ile önemli bir ilişkisi olduğu savunuluyor. Daha kısa bir özetle, bulutlara konuşlanmış bu canlılar olmasaydı dünya çok daha kurak bir hal alabilirdi.