Her gün biraz daha gelişen akıllı telefonların ve uygulamaların etkisi ile günlük veri tüketimimiz her yıl biraz daha artıyor. Evinizde bir geniş bant Wi-Fi ağına bağlandığınızda veri tüketimindeki artışı fark etmeyebilirsiniz. Fakat uçağa binip bir ‘uçakta internet’ ağına bağlandığınızda veri tüketiminizin ne kadar yüksek olduğunu anlayabilirsiniz.
Uçaklarda Wi-Fi hizmetinin yaygınlaşması günümüzden 10 yıl öncesine kadar dayanıyor. Fakat 10 yıl önce sunulan Wi-Fi hizmeti, uydu tabanlı bir hizmet kullanıyordu ve e-postalarınızı kontrol etmekten çok öteye gidemiyordu. Ardından yer tabanlı Wi-Fi hizmeti geldi. Wi-Fi’nin hızı, 3G hücresel ağlara yetişmişti.
Bugüne geldiğimizde ise 4.5G ağları dahi veri tüketimimizi karşılamakta zorlanıyor. Uçaklarda ise çok daha kısıtlı bir bant aralığında Wi-Fi hizmeti sunuluyor. Dolayısı ile yolcuların veri tüketimi ihtiyacı tam manası ile karşılanamıyor. Tamam da havayolu şirketleri neden daha iyi internet hizmeti sunmuyorlar?
Akıllı telefonlarınızı kaç yılda bir değiştiriyorsunuz? 2? 3? En iyi ihtimal ile 4 diyelim. Uçaklarda Wi-Fi hizmeti veren sistemler ise 7-10 yıl kadar hizmet veriyor ve kurulması son derece pahalı. Dolayısı ile şirketler, en iyi sistemi kursalar dahi bir süre sonra bant genişliği talebi karşılayamayacak duruma geliyor.
Inmarsat’ın Ka-band uydularının Global Xpress ağlarını kullanan GX Aviation sistem ise 50 Mbps hıza kadar ulaşan bir Wi-Fi hizmetini mümkün kılıyor. Mevcut teknolojilerin 15 Mbps’e kadar hız sunduğunu düşünürsek yakın gelecekte havayolu şirketlerinin kullanıcılarını tatmin edebilecekleri Wi-Fi hizmetleri sunacağını söyleyebiliriz.