Yaygın olarak kullanılan elektronik cihazlarımız hala uzuvlarımızla kontrol ediliyorlar. Ellerimiz, gözlerimiz olmasa hiçbir işlevsellikleri yok. Peki ya bir cihazı kontrol etmek için sadece düşünmek yeterli mi? Evet, ancak bunun için beynimizdeki elektriksel sinyallerin vücudumuz dışındaki bir elektronik devreyle iletişim kurması lazım. Zaten bu mümkün ve yaygın olmasa da kullanılan bir teknik. Şu an her ne kadar ilk insanların geliştikleri tekerlek kadar antik kaba bir teknoloji olsa da beyin-makine arayüzlerinden söz edebiliyoruz.
Peki ya iki ayrı kişiye bağlı olan, iki beyin-makine arayüzü bir araya gelirse ne olur? Cevap: Beyin-beyin arayüzü. Elektronik sinyallerin harici ortamlarda mesajlara dönüşüp, bir başka kişinin beyni tarafından çözebilecek forma sahip olduğu bir dünya. İnsanlara derdinizi anlatmak için düşünmeniz yeterli.
Aslında daha önce beyin-beyin arayüzüne ilişkin deneyler yapıldı, ancak ilk defa tam teşekküllü bir çalışma söz konusu. Washington Üniversitesi’nde görevli araştırmacılar, iki değil üç kişinin düşüncelerini paylaşabildikleri bir sistem tasarladılar. Deneyler içinse oyun dünyasının en antika yapımlarından olan Tetris kullanıldı. Çalışmalar, bugüne kadar olanlara kıyasla daha ölçeklenebilir boyutlarda oldular.
Sistemin çalışması için “transkraniyal manyetik simülasyon” denilen bir yöntem kullanıldı. Kişiler tarafından gönderilen beyin sinyallerini, karşı taraf sadece komut olarak algılamaktan fazlasını yapabildi. Tetris hamleleriyle gerçekleştirilen bu basit komutlar, alıcılar tarafından yorumlanabilecek sinyallere dönüştürülebildiler.
Araştırmacılar, sistemin çalışması için dışarıdan müdahale gerektiğini, bu ihtiyacın zamanla ortadan kalkacağını söylüyorlar. Ayrıca katılımcı sayısı artarak, yine zamanla beyinleri birbirlerine bağlı büyük insan grupları üzerinde çalışma yapabilecekler. Şimdilik kimse, bu durumun çok ciddi mahremiyet sorunlarına yol açabileceğini konuşmuyor.