FBI, cinsel istismara uğrayan altı çocukla alakalı yürüttüğü operasyon sırasında, şüphelilerden birisinin telefonundaki dosyalara erişmek istedi. Face ID destekli bir iPhone kullanan şüpheli, şifreyi vermek istemeyince ajanlardan birisi zorla şüphelinin yüzünü kameraya okuttu ve telefonun kilidini açmayı başardı. Bu konu aslında geçtiğimiz günlerde de meydana gelen, güvenlik problemine dair yeni şüpheleri de akıllara getirmeyi başardı.
10 Ağustos'ta federal ajanları Grant Michalski'nin Ohio eyaletinde bulunan Columbus'taki evini aradı. Arama sırasında bir adet de iPhone X bulundu ve gerekli kontrollerin yapılması amacıyla bu cihaza el koydu. Şüpheli telefonun kilidini açmayı kabul etmeyince mahkeme belgelerine göre ajanlar zorla şüphelinin yüzünü telefonun önüne koydurdu ve kilidi açmayı başardı. Bu sayede ajanlar telefonun içeriğini kısa bir şekilde gözden geçirmeyi de başarmış oldu.
Bu kısa gözden geçirme sonrasında ajanlar, çocuk pornografisi ile alakalı bazı sohbet detaylarını da bulmuş oldular. Ancak daha sonra ajanlar, bu telefonu daha detaylı aramaya tabi tutmak için ofise götürdüklerinde şifreyi açamadılar. Çünkü gerekli şifre veya Michalski o sırada yanlarında değildi.
Şifreler bir yönden yüz kilidi ve parmak izi kilidi gibi şifreleme yöntemlerine göre daha güçlü. Çünlü yukarıda da bahsettiğimiz gibi, sizin parmak izinizi veya yüzünüzü başkasının okutup cihazınıza erişme imkanı bulunurken, şifre yalnızca şifreyi koyan kişinin bilebileceği bir detaydır. Touch ID için benzer vakalar bulunmakta ve şu an bunların bazıları mahkeme sürecinde. Michalski'nin yaşadığı olay ise Face ID için ilk örnek olmuş oldu.
Her zaman daha hızlı ve daha ergonomik olması amaçlanan bu yeni teknolojiler bazen olumsuz sonuçlar da doğurabiliyor. Ancak ilkel yöntem olarak saydığımız eski nesil şifrelemeler bazen daha da güvenli olabiliyor.