Geçtiğimiz yaz tüm dünya için oldukça hareketli geçti. Ülkemizde de olmak üzere tüm dünyada orman yangınları, ani fırtınalar ve sel felaketleri gibi doğal afetler patlak verdi ve henüz biz ne olduğunu anlayamadan her şey normale döndü. En azından biz her şeyin normale döndüğüne inandık.
Ancak ne yazık ki aslında artık Dünya ve içinde yaşayan bizler için normale dönüş gibi bir durum söz konusu değil. Senelerdir adını andığımız, hep yalnızca geleceği etkileyeceğine inandığımız iklim değişikliği artık yanı başımızda ve etkilerini bolca hisssediyoruz. Durumun ciddiyeti üzerine sürekli açıklamalar yapılıyor, kendimizi sıradaki olası felaketlere hazırlıyoruz.
Tüm bunlar yaşanırken ve iklim değişikliği artık krizler yaratmaya başlamışken alınan önlemler yetersiz. Çünkü her ne kadar bireysel önlemler önemli olsa da hükümetlerin vereceği kararlar ve daha büyük kitlesel önlemler gerekli. Ancak bu adımlar hep çok yavaş atılıyor. Peki durum bu kadar kritikken ülkeler ile hükümetlerin bu kadar ağır ilerlemesinin sebebi nedir?
Birleşmiş Milletler, 2014 senesinde düzenlenen İklim Değişikliği Zirvesi'nden bu yana konuyla ilgili sürekli yeni adımlar atıyor. En azından alınan kararlar ışığında bizim beklentimiz bu yönde. Fakat iklim değişikliği aslında çok daha eski tarihlerde, örneğin 80'li yıllarda da BM tarafından tartışılan bir konuydu ve işlerin bu kadar yavaş ilerlemesinin de aslında mantıklı bir açıklaması var.
İklim değişikliği ülkelerden bağımsız olarak tüm dünyanın problemi ve alınan kararlara herkes uyum sağlamadıktan sonra büyük bir adım atabilmek mümkün değil. Ancak bu noktada bazı sorunlar ortaya çıkıyor. Bu sorunların başında ise mali olarak güçsüz olan ülkelerin finans problemi yatıyor. Kimi ülkeler iklim değişikliğine karşı alınan önlemleri onaylasa da maddi anlamda uygulamalar için yetersiz olduğundan katkı sağlayamıyor.
Aynı şekilde daha gelişmiş ülkelerin ise attıkları adımlar konusunda daha şeffaf olmaları ve bu konudaki gelişimlerini paylaşarak çoğaltmaları gerekiyor. Eğer iklim değişikliğini durdurmak istiyorsak insanlar olarak çok daha fazla çalışmamız gerekiyor. Aksi takdirde sürekli yaklaştığını gördüğümüz bu felaketi her adımda daha fazla hissederek yaşayacağız ve geri dönüşü olmayan bir yolda koşmaya başlamış olacağız.