Öncelikle belirtmeliyiz ki yazımız IO hakkında hafif spoiler içerebilir. Eğer spoiler kaygısı olmayanlardansanız, haydi IO'yu incelemeye başlayalım. IO, gelecekte yaşanacak büyük bir felaket sonrasını anlatan diğer bir deyişle post-apokaliptik bir film. İlk bakışta IO'nun hikayesi oldukça iyi görünüyor. Filmin duygusal derinlik anlamında ise bazı eksiklikleri var gibi görünüyor.
Filmde Dünya, neredeyse tamamen terk edilmiş haldedir. İnsanların çok büyük bir kısmı, giderek daha da zehrili bir hale gelen atmosferden kaçarak Jüpiter'in uydularından biri olan Io'ya koloni kurmak için yarış içindedir.
Sonu gelmekte olan Dünya'da kalanlardan Sam ve Micah, filmin iki ana karakteri. Sam'i Margaret Qualley canlandırıyor. Micah karakterine ise Anthony Mackie can veriyor. Dünya'yı kurtarmak ve insanları Dünya'ya geri döndürmek için çabalayan genç bir bilim adamı olan Sam, sığınağına gelen Micah ile birlikte gezegeni terk edip etmemeleri konusunda tartışma yaşıyorlar. Filmin sonunda ise ikisi de kendi kararlarını uyguluyor.
Filmde oyunculuk kesinlikte tatmin edici düzeyde iyi durumda. Senaryo ise zaman zaman aşırı duygusal bölümleri içinde bulunduruyor. Ana karakterlerin Dünya'nın ne kadar değerli olduğu konusundaki düşünceleri, baştan sona samimiyetsiz hissettirebiliyor.
Kıyamet sonrası Dünya'yı anlatan filmlerin sayısı düşünüldüğünde, IO'nun diğerlerinden bir farkının olması gerekiyordu. IO, Dünya'dan göç edilecek yeni gezegen vaadine odaklanmayarak, kendi hikayesini sunmasıyla diğer filmlere göre farklılığını ortaya koyuyor. Sonuç olarak eğer post-apokaliptik türdeki filmlere ilgi duyuyorsanız, IO sizin için güzel bir alternatif olabilir. IO'nun fragmanını aşağıdan izleyebilir, buraya tıklayarak da Netflix'ten izleyebilirsiniz.