İklim değişikliği, sadece çevreci kuruluşlar tarafından değil artık devletler tarafından da önlemler alınmaya çalışılan bir konu. Birçok ülke, emisyon salınımlarını azaltmak için ciddi çalışmalar yaparken, büyük şirketler de alternatif enerji kaynakları için yoğun çalışmalar sürdürüyor. Bir yandan bu çalışmalara devam edilirken, diğer yandan da halihazırda gezegene salınan karbon miktarına çözümler üretilmeye çalışılıyor.
Bilim insanları, gezegende yaşanacak büyük felaketlere engel olabilmek için küresel ısınmanın 1,5 dereceyi geçmemesi konusunda tüm dünyayı uyarıyor. Bu sınırın geçilmemesi için ortaya atılan fikirlerden biri salınan karbonun hapsedilmesi yani farklı yöntemlerle depolanması. Çevreci organizasyonlardan çoğu, bu yöntemi alternatif bir çözüm olarak kabul etse de bir kısım ise bunun riskli ve gereksiz bir yöntem olduğunu savunuyor.
Karbonun depolanmasını savunan Greenpeace gibi örgütlerin de dahil olduğu grup, küresel ısınmaya neden olan temel faktörlerden birinden bu şekilde kurtulmanın bir ihtiyaç olduğunu savunuyorlar. Yer altında depolama alanları oluşturmayı öneren örgütler, bu sayede gezegendeki salınımın hızlı bir şekilde azaltılabileceğini iddia ediyorlar. Diğer yandan konunun aksini savunan grup ise bu çözümün farklı potansiyel tehlikelere yol açabileceğini, depolanan karbonun petrol olarak tekrar kullanılabileceğini ve zararının daha da büyük olacağını öne sürüyorlar.
Çevreci gruplar arasında henüz anlaşmaya varılmış olmasa da her iki tarafın da hemfikir oldukları bir konu var: Acilen önlem alınması gerektiği. İklim değişikliğine neden olan faktörlere en çok gelişmiş ülkelerin sebep olduklarını ancak sonuçlarının Afrika gibi daha az gelişmiş bölgelerde şiddetini gösterdiğini anlatan gruplar, başta ABD olmak üzere herkesi acilen aksiyon almaya davet ediyorlar.