İki yıl önce Chicago Üniversitesi'nde görevli fizikçiler, atomların kuantum boyutunda, belirli şartlar altında havai fişekler gibi gözüktüğünü keşfettiler. Daha sonra yapılan detaylı incelemelerde, atomların belirli bir davranış düzenine göre hareket ettiklerini gözlemleyen bilim insanları, bu hareket esnasında kaplumbağaya benzer şekillerin oluştuğunu gördüler. Yapılan bu keşfin kuantumun dinamiklerini değiştirebilecek önemde olması nedeniyle fizikçiler, gözlemlerini daha hızlı ve kesin sonuçlarla yapabilmek için çalışmalara başladılar.
Elde ettikleri verilerin algoritmalarını kullanarak makine öğrenmesi ile gözlem yapmayı planlayan bilim insanları, atomların oluşturdukları düzeni görüntülemeyi başardılar. Normal bir araştırmada aynı sonucu elde edebilmek için, parçacıkları mutlak sıfıra kadar soğutan ve sonrasında da manyetik dalgalara maruz bırakan araştırmacılar, yeni yöntem ile kuantum dünyasına bambaşka bir bakış açısı getirdiler. Alışılagelmiş laboratuvar çalışmalarında, kaplumbağa şeklindeki oluşumu seçebilmenin çok zor olduğunu ifade eden fizikçiler, makine öğrenmesinin şekli kolaylıkla tanımlayabildiğini ifade ettiler.
Makine öğrenmesinin, kuantum boyutlarında parçacıkları bile tanımlayabilmesi bilim dünyası açısından büyük önem taşıyor. Doğru algoritma ile programlandığında büyük başarı gösteren makine öğrenmesinin, gelecekte tüm teknolojiye yön vereceği tahmin ediliyor. Makine öğrenmesinin; sistemler arasındaki ilişkiyi, düzeni, hareketli parçacıkları tanımlayarak birbirinden ayırabilme özelliği sayesinde, gelecekte uzak mesafedeki kuantum ağlarını da tanımlayabilecek seviyeye gelmesi bekleniyor.