Popüler sinema, artık Disney’in Marvel uyarlamalarına emanet. Arkasında neredeyse 1 asra yakın yazılı ve çizili geçmişe sahip olan hikayeleri, 2008’den bu yana izliyoruz. Captain Marvel ile birlikte 22. filmini gördüğümüz Marvel Sinematik Evreni, bundan sonra bambaşka şekilde devam edecek.
Iron Man, Hulk ve Captain America ile başlayan bu serüvende, bilim kurgu türüne girecek kadar güçlü hikayeler gördük. Captain Marvel ile beraber, Disney’in uzun süredir suyunu kaynattığı fantastik döneme resmen geçiş yaptık. Her ne kadar pelerinsiz olsa da artık buraların da uçan, gözünden ışık saçan ve yabancı bir gezegenden gelen bir kahramanı var.
- UYARI: Bu içerik, henüz Captain Marvel veya öncesindeki 21 filmi izlemeyenler için ciddi derecede sürpriz bozan detaylar içermektedir. Tadınız kaçmasın.
Kahramanın Sonsuz Yolculuğu ve Captain Marvel:
Süper kahraman filmlerinin hepsini birbirine benzetenlerden biriyseniz, yalnız değilsiniz. Bu çok normal bir durum, çünkü bugüne kadar izlediğiniz ya da okuduğunuz hikayelerin çok önemli bir kısmında Kahramanın Sonsuz Yolculuğu denen bir akış tercih edilir.
- Sıradan bir insan, sıradan sorunlarıyla boğuşurken sıra dışı bir yolculuğa çıkar. Kendisini bir şekilde keşfetmesi gerekir. Büyücülük okuluna gider, örümcek ısırır, insanları öldüren silahlarla insanları koruma kararı alır.Aldığı kararlar, onu öldürmez ve güçlendirir. Güçlü karakter sıra dışı bir soruna karşı savaşır. Bazen bu yolculukta ona bir akıl hocası eşlik eder, sorumluluklarını hatırlatır. O, artık bir kahramandır; adamları döver, canavarı öldürür, dünyayı kurtarır.
Captain Marvel’de de farklı bir şey göremedik.
HALA gezegeninde yaşayan Vers, geçmişini 6 yıldan fazla geçmişini hatırlamayan birisi olarak karşımıza çıktı. Mensubu olduğu Kree ırkını korumak için Skrull ırkıyla savaşan çetin bir birliğin üyesiydi. Geçmişini hatırladıkça yaşadığı kafa karışıklığı izleyiciye bütünüyle aktarıldı. Dünya’da çoktan ölü ilan edilen savaş pilotu Carol Danvers olduğunu öğrenmesiyle, kafamızdaki pek çok soruya da yanıt bulduk.
Sorular ortadan kalktı, ancak büyük bir sorun ortaya çıktı. Carol Denvers’ın cevapları, sadece Marvel Sinematik Evreni izleyicilerine hitap ediyordu. Disney, yeni izleyiciler kazanma fırsatını elinin tersiyle etti, serinin en güçlü süper kahramanını olabildiğince sıradan bir geçiş filmiyle sundu.
Asıl olayın Avengers: Endgame olduğunu düşündüğünüzde bu kabul edilebilir. Nitekim yeni izleyiciler kazanamazsanız, bu işi 10 yıl daha yürütmek zorlaşır.
Carol Danvers başta olmak üzere bir türlü kendini anlatamayan karakterler:
Filmin en iyi yazılmış karakteri, Carol Denvers’ın kendisi değildi. Önceki Marvel filmlerine baktığımızda en iyi yazılan karakterin, en çok empati kurulan kişinin ana kahraman olduğunu görüyoruz. Tony Stark, Steve Rogers kendi filmlerinin en anlaşılır karakterleriydi.
Bu filmin en iyi yazılmış karakteri ise açık ara Nick Fury oldu. Filmin başından sonuna her boşlukta espri yapan Fury’nin geçmişini ilk defa öğrendik. Albaylık rütbesini aldıktan sonra görevinden istifa etmiş, SHIELD’ın başına geçmişti. Çocuğu yoktu, hayvanları seviyordu, iyi ve yalnız bir adamdı Nick Fury. Motivasyonu izleyiciye rahatlıkla geçiyordu.
- Bu noktada, 70 yaşındaki aktör Samuel L. Jackson’ı ve 30 yaşına döndüren görsel efekt ekibini ayrı ayrıakutlamak lazım. İlk Iron Man filmi çıktığında bile adam torun sevecek yaştaydı, helal olsun.
Carol Danvers’ın neden kötü yazılmış bir karakter olduğuna dair bulgularımıza geçelim. Filmin ilk görselleri ve fragmanları ortaya çıktığında, oyuncu Brie Larson’un bu karakter için çok donuk ve hatta “suratsız” olduğu yazıldı çizildi. Larson, bu işi başardı ve karakterle özdeşleşen bir yüz oldu.
Disney, Warner Bros. gibi oyuncunun fiziki avantajını gözümüze sokmak yerine, Larson’un sert duruşunu “ideal kadın” olarak konumlandırdı. Nitekim Filmin ana karakterinin bundan başka birşey sunduğunu göremedik. Kendisinin tek motivasyonu geçmişini hatırlamak, kadının toplumdaki yeri hakkında mesajlar vermekti.
Hatta bu mesajlardan birisinin verildiği sahne, belki de Marvel filmlerinin en yavan anlarından birisini bize yaşattı. Carol’un en yakın arkadaşı ve bir başka savaş pilotu olan Maria, çocuğuyla yalnız başına yaşayan bir ebeveyndi. Maria’nın küçük kızı, annesinden herkesle ile birlikte savaşmasını istedi.
Carol bu sırada “Gelsene ya hem uçak kullanmayı çok özlemişsindir kanka. Altı üstü teknolojik olarak bizden fersah fersah gelişmiş korkunç bir uzaylı ırkıyla Dünya’nın yörüngesinde çatışacağız” tavrı takındı.
İşte bu noktada,Captain Marvel’in zaten bir türlü anlaşılamayan motivasyonu uzay zaman boşluğunda kaybolup gitti.
Bir kahramandan beklenen, çocuğuyla bir başına yaşayan o kadını korumasıydı. Disney, 8 Mart’ta izleyiciye sunduğu kadın süper kahraman filminde, kadının gücüne ilişkin mesaj vermek için en güçlü süper kahramanının imajını zedeledi. Mesaj güzeldi, ancak karaktere uymadı. (Bu arada o küçük kızı yakında bir başka kahraman olarak görürsek şaşırmayın.)
- Kree birliğinin komutanı olan Yon-Rogg karakterinin dönüşümü, hikayeyi çizgi romanlardan bilmeyenler için şaşırtıcı gelmiş olabilir. Aktör Jude Law, oyunculuk konusunda kendi çizgisinden çok uzaktı. Aynı şey Brie Larson için de geçerli olunca, bunun filmin yapısından kaynaklanan bir sorun olduğu anlaşılıyor. Hem Law hem Larson, uygun bir senaryo ile Oscar’a koşturacak kadar başarılı kariyere sahip iki değerli oyuncu. Disney’in teklifini kabul etme sebepleri ise elbette tamamen duygusal(!).
Yon-Rogg, dost bildiğimiz Kree ırkının Thanos ve ekibine olan bağlantısı kurmaktan başka bir işe yaramadı. Bir de erkek egemen kültüre yapılan eleştiri gereği, ana kahramanımız tarafından paketlenip, Thanos ve ekibine “Buralara bulaşmasınlar” mesajıyla iade edildi. Mesaj etkili olsaydı, Thanos’un parmak şıklattığını görmezdik.
Düşman sandığımız dostlarımız Skrulların lideri Talos, meğer onca şeyi kaybettiği ailesinin izini bulmak, kendi ırkına güzel bir yaşam inşa etmek için yapmış. Yine ana karakterden daha iyi bir motivasyona sahip bir yan karakter gördük. Çoğu izleyici için filmin en duygusal anı, Talos’un ailesiyle bir araya geldiği sahneydi.
Disney, Talos ismini bilinçaltımıza oynamak amacıyla Thanos’a söylem olarak yakın bir şekilde belirledi. Zira Talos, en kritik sahnesinde kedi görünce espriyi koyuverdi. Orada herkes bu adamın iyi bir aile babası olduğunu zaten anlamıştı bile… Akıllıca ama yemezler Disney.
Not: Filmin müziklerini yapan besteci Pınar Toprak'ın oldukça başarılı bir iş çıkardığını söylemek gerek.
Captain Mar-Vell - Captain Marvel farkı:
- Çizgi romanda HALA gezegeninden Dünya’ya ajan olarak gönderilen Mar-Vell karakterini görürsünüz. Dünya’da Walter Lawson adında bir bilim insanı olarak kılık değiştiren karakterin amacı, Kree ırkını insanlara karşı savunmaktır. Aynı zamanda erkektir. Bir süre sonra Kreelerin aslında kötü amaçlara hizmet ettiğini görür, tercihini insanları korumaktan yana yapar. Bu uğurda hayatını feda eder ve yerini Dünyalı kadın Captain Marvel’e bırakır.
Filmde ise Mar-Vell karakteri, özünde iyi bir insan olarak karşımıza çıktı. Çizgi romandakinin aksine bir erkek değil, onu bir kadın olarak gördük. Wendy Lawson adıyla Dünya'da gizlenen bir bilim insanıydı, ışık hızına ulaşan makineyi icat etmişti. Hayatının son anında tercihini kendi makinesini yok etmekten yana kullanacakken, Carol ona yardım etti.
Mar-Vell karakterinin kadın olarak değiştirilmesinin nedeni ise oldukça açıktı.
Filmin ilerleyen sahnelerinde, Yüce Zeka (Supreme Intelligance) Carol'un zihninde Mar-Vell olarak göründü. Disney, Mar-Vell’i erkek olarak karşımıza çıkarsaydı; bu sahnede iyi ve kötünün değil, kadının ve erkeğin savaşını izleyecektik. Kadının toplumdaki yerine ve eşitliğe dair mesajlar veren bir filmde, olası bir kadın-erkek rekabeti tartışmalara neden olacak, seriye gölge düşürecekti. Hatta sırf bu nedenle Jude Law’ın zayıf kötü karakteri Yon-Rogg vasat sayılabilecek bir şekilde filmi terk eyledi.
Sıradan bir süper kahraman filmi olsa da nasıl ince detaylar var, görüyorsunuz.
Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nered.... Şaka şaka: Canavar 'kedicik' Goose
Bir başka gezegende, bir başka ırk tarafından zamanın Dünya saati ile ifade edilmesi detayını fark etmişsinizdir. Hatta yabancı bir ırkın insanlarla konuşurken hiç zorlanmıyor oluşunu da... Disney artık Marvel filmlerinde bu detayların altını eskiye kıyasla daha yüzeysel olarak dolduruyor. Daha önce bu açıklamalar için bilim kurgu ögeleri kullanılırdı, şimdi her şey oldu bittiye geliyor.
Minik kedicik Goose, düşman sandığımız dostlarımız Skrulların hiç haz etmediği bir tür uzaylı yaratık çıktı. Bu arkadaşın çizgi romanlardaki asıl adı Chewie idi. Star Wars’taki Chewbecca karakterine bir atıf olan bu isim filmde değiştirildi.
Carol Danvers, çizgi romanda kedisinin Flarken adında bir uzaylı ırka mensup olduğunu, Galaksinin Koruyucuları ekibindeki Rocket’tan öğreniyordu. Filmde ise bunu kediden anormal şekilde korkan Talos’tan öğrendik.
Koskoca Marvel Sinematik Evreni’nde ilk defa ahtapot gibi dokunaçlara ve doymak bilmeyen bir mideye sahip gerçek bir canavar gördük. Bu zamana kadar neredeyse bütün farklı ırklar son derece mekanik bir yapıda, bilim kurgu çizgisine uygun karakterlerdi. Goose’un o ahtapot kollarını gösterdiği ilk anlarda fantastik bir evrene geçiş yaptığımızı ilk kez bu kadar derinden hissettik.
- Goose ya da çizgi romandaki adıyla Chewie, küçük midesinde galaksileri bile saklayabilen, kılık değiştirmiş bir varlık. Bu galaksiler arasında yolculuk yapabiliyor ve boyut değiştirebiliyor. Büyük ihtimalle onu sinema dünyasında bu kadar derinlikli göremeyeceğiz.
Filmin ikinci “after-credits” sahnesinde, Goose'un yuttuğu Tesseract’ı bir tüy yumağı gibi çıkardığını gördük. Tesseract’ın dünyaya uzaylı bir kedinin midesinde gelmiş olması, en az Nick Fury’nin göz bandına yapılan açıklama kadar sığ (ama yine de eğlenceli) bir yaklaşımdı.
Bu Tesseract için zamanında koskoca New York’u uzaylılar bastı, mor kafalı dev bir uzaylı onun gibi 5 taşı toplayarak milyarlarca canlıyı öldürdü. Her şeye rağmen bir kedinin midesi… (Sanki tüm bunlar Fantastik Canavarlar 3 senaryosunda geçiyormuş gibi görünüyor.)
Sonuç: Bekle bizi Avengers: Endgame!
Artık biliyoruz ki son Avengers filmi bir son değil, tam tersine ciddi bir başlangıç olacak. Zira “İlk Yenilmez” olarak tanıtılan Steve Rogers’ın motoruna binen yeni bir kaptan var. Filmin son sahnesinde, Avengers isminin aslında pilot Carol Danvers’ın “Avenger” lakabından geldiğini de öğrendik.
Böylece Dünya üzerindeki ilk yenilmez Captain America, yerini usul usul galaksiler arası ilk yenilmez Captain Marvel’e bırakıyor.
Filmin ilk “after-credits” sahnesinde, Engame fragmanının devamını gördük. Captain Marvel, çağrı cihazının mesajına yanıt vererek, bir anda çekirdek ekibimizin yanında bitiverdi. Milyarlarca canlı yok olurken, gelir gelmez ilk sorduğu şey Nick Fury’nin yeri oldu.
Bu sahne, muhtemelen fragmanda ve Captain Marvel filminde yer alması için özel olarak çekildi. Biz iki ayrı şekilde izledik. Zira Endgame’de böyle bir giriş yapması, karakterin karizmasına ciddi bir gölge düşürebilir.
Bizi galaksiler ve boyutlar arası bir yolculuğun yapılacağı yeni bir Marvel dünyası bekliyor. Avengers: Endgame, umarız bu büyük şovu hak ettiği şekilde kapatır. Zira Disney’in artık daha fazla geçiş filmi izletmeyeceğini düşünüyoruz.
Captain Marvel hakkındaki görüşlerinizi, teori ve beklentilerinizi yorumlar kısmında belirmeyi unutmayın. Avengers: Endgame ile bir detaylı incelemede daha görüşmek üzere…
"Excelsior!"