Beynin Belli Bölümlerini Elektrikle Eşlemek, Depresyona İyi Geliyor

Son araştırmalara göre beyne verilen invasif olmayan elektrik dalgaları majör depresyon tedavisinde büyük bir kapıyı aralayabilir.

Bugüne kadar ilk kez görülen bir türde olan araştırma University of North Carolina'ya bağlı araştırmacılar tarafınca yapıldı. Yeni bir tür invasif olmayan elektrikli beyin simülasyonunun denendiği kişilerde, depresyon belirtilerinin azaldığı görüldü. Alanında yepyeni bir ufuk açan çalışmalar, daha geniş şekilde düzenlenmek üzere tekrar yapılacak.

Beyin simülasyonu bilim için aslında yeni bir alan sayılır. Bilim insanları da bu yeni alanı incelemek için ellerinden gelen tüm yöntemleri deniyorlar. Bu yöntemler beyne manyetik titreşimler yollamaktan, belli nöral bölümleri uyarmaya kadar uzanıyor. Üniversitenin araştırma bölümünü yöneten Flavio Frohlich ise bu çalışma için transkraniyal alternatif akım uyarımı (TACS) adı verilen bir yöntem uyguladı.

Deyin berin simülasyonu (DBS) adı verilen yöntemden farklı olarak, TACS çalışmaları için hiçbir cerrahi işleme ihtiyaç duyulmuyor. Aynı zamanda farklı bir tedavi paradigması uygulayan TACS, hafif elektrik akımlarını kullanarak kişinin beyninin belli bölümlerini birbirlerine eşliyor. TACS aynı zamanda işitsel halüsinasyonlar, şizofreni, kronik sırt ağrısı gibi durumların tedavisinde de denendi. Aynı zamanda uyku sırasında uygulanan kişilerin hafıza kapasitelerini arttırmak için de deneniyor.

Araştırma için majör depresyon tedavisi gören 32 kişi toplandı ve rastgele olarak üç gruba ayrıldı. Bir grup plasebo etkisini gözlemek için tutuldu. Bir grup kontrol grubu 40-Hertzlik müdahaleye maruz kalırken, bir tedavi grubu da 10-Hertzlük TACS müdahalesine maruz bırakıldı.

Tedavinin hipotezi olarak majör depresyon yaşayan kişilerin beyinlerinin sol ön loblarında yaşanan aşırı elektrik titreşimleri gösteriliyor. 'Ön alfa asimetrisi' adı verilen bu durum, sol ön lobda yaşanan bu hareketliliğin sağ ön lobda yaşanan hareketlerle eşleşmişlik durumunu kaybetmesi üzerine ortaya çıkıyor. Araştırmacıların hedefi ise bu iki ön loblarda yaşanan hareketliliği birbirine eşleyerek depresyon semptomlarını azaltmak ve hatta kökten çözmek. Bu bölgelerde yaşanan hareketlilik 8-12 Hertz arasında olduğu için, 40 Hertzlik müdahalenin bu bölümdeki titreşimlerin frekansla mı yoksa uyarıyla mı ilgili olduğunu anlamasına katkı sağlaması bekleniyor.

Beş gün boyunca, her denek, 40 dakikalık uyarılara maruz kaldı. Tedavi sonrasında ise iki ve dört haftalık takip değerlendirmeleri yapıldı. Araştırmacılar, dört haftalık takip değerlendirmesinde üç grup arasında da anlamlı bir fark bulamadı. Garip bir şekilde, iki haftalık takip değerlendirmesinde çok önemli bir fark tespit edildi. 10 Hertz grubunun çarpıcı bir şekilde yüzde 70'i, iki haftalık değerlendirmede depresyon belirtilerinde en az yüzde 50 azalma olduğunu bildirildi. Bu, aynı anda hem plasebo hem de 40 Hertz kontrolündeki gruptan çok daha yüksekti.

Türünün ilk örneği olan bu araştırmanın sonuçlarından ne çıkarımlar yapılabileceği hâlâ belli değil. Cesur çıkarımlar yapmak için çok daha büyük bir topluluğa ihtiyaçları olduğunu bildiren araştırmacılar, şimdiden yeni bir araştırmaya daha başlamak için örnek kişi sayısını arttırmaya çalışıyor.

“Bunun yeni bir tür çalışma olduğunu not etmek önemli. Bu araştırmaya bilgisayar simülasyonları ve preklinik çalışmalar ile başladığımızda, TACS'ın şu an için gerçek bir tedavi hâline gelmesini bırakın, TACS'ın uygulanmasından sonraki günlerde insanlarda bir etki görüp görmeyeceğimiz belli bile değildi.“ diyen Frohlich, sözlerini şu şekilde noktaladı: “İnsanlara arka arkaya birkaç gün tedavi etsek ne olacağı ya da haftalar sonra ne gibi bir etki göreceğimiz belli değildi. Bu yüzden, bu çalışmadan bu kadar olumlu sonuçlar gördüğümüz gerçeği, yaklaşımımızın birçok insana yardımcı olabileceğine dair bana güven veriyor"